15. BÖLÜM..

- Kadını öldürmekle birlikte, ele geçirdiği bilgiyi gerekli mercilere sızdırmadığına nasıl emin olabiliyorsunuz?
- Asla emin olamayız. Bundan dolayı; elimizdeki istihbarat gereği, kadının irtibat kurabileceği, açığa çıkmış her teşkilat görevlisi kontrol altına alınmış durumda.
- Peki, kadının ele geçirdiği bilgi neydi?
-Bunu direk sizinle paylaşmam doğru olmaz. Yalnız şu kadarını söyleyebilirim, teşkilatımızın yeni oluşturulan omurgasından önceki yapının oluşturulmasında emek veren, fikir teorisyenlerimizin yer aldığı bir liste vardı. Bu listeden üç kişinin isminin açığa çıktığını düşünüyoruz. Gerçi yeni yapıyla birlikte, bu tehdit ortadan kaldırıldı ama yine de bu atabeylerin ele geçirilmesi ve sorgulanması bizler için büyük tehdit olurdu. Bu listenin varlığından emin olmalıydık. Kadının tuzağından da anladık ki, bu bilgi ele geçirilmiş maalesef. Bu günden sonra bize düşen vazife atabeyleri korumak. 
- Söylediklerinizi anlamlandırmaya çalışıyorum.
- Bu süreçte tüm bu gerçeklerle yüzleşmeniz ve şaşırmanız gayet normal Zülfikar Bey...
- En başından beri anlamadığım şey, tüm bu teşkilatı neden benimle ilişkilendiriyorsunuz? Evet, cinayetlerin peşine düştüm, içerideki sızmayı da ele geçirdim ama bir şekilde bunlardan sıyrılabilir ve kendinizi açığa çıkarmayabilirdiniz. Oysa siz tam tersini yaptınız. Uzun zaman aradığımız kişinin cesedini evime yerleştirdiniz. Adeta kedi fare gibi oynayarak ipuçlarla beni buraya çekmeye çalıştınız. Tüm bunların sebebi neydi?
- Tüm bunların sebebini size açıklayacağız. Sizden ricamız, Duygunun teşkilattan ve cesedin evinize yerleştirilmesinde vazifeli üç kişiden biri olduğunu nasıl anladığınızı bize anlatmanız?
- Onu anlamak aslında kolaydı. Sadece bir süre yanlış tarafa bakmıştım. Yüzümü doğru tarafa çevirince, gerçek ortaya çıktı. Ankara’da bulunduğum iki yıllık süreç içerisinde, daha önceki tecrübelerimden de yararlanarak evime girebileceklere karşı önlem almam gerektiğini biliyordum. Bu sebeple elektronik bir sistem kurdum. Sistem kilidin çevrilmesiyle beni uyarıyordu ve bu sistemi bilen tek kişi Duygu’ydu.
- Duygu’yla ilişkin olduğunu mu ima ediyorsun?
- Bunu bilmediğinizi söylemeyin bana.
- Doğru. Sizinle yakın ilişki kurmasını isteyen bizdik. Ama maksadımız size yakın bir koruma sağlamak ve Duygu’yu bu suretle kamufle etmekti. Çünkü herkes bilir ki; teşkilatlarda yakın ilişki kurmak çoğu zaman kişiye ve teşkilata zarar verir.
- İşte o zaman Duygu’nun hislerinden şüpheye düştüm ve arkası da çorap söküğü gibi geldi…
***
- Zülfikar Bey, bu topraklardaki mücadele asırlardır devam ediyor. Teşkilatımız bu süreçte birçok badireyi atlattı. Yok olmanın kıyısından döndü. Ama her defasında adeta küllerinden yeniden doğmayı bildi. Bu yüzden, bu mücadeleyi verenlere gönül koymayın. Onlar; sevgilerini, aşklarını ve tüm hislerini vatan sevgisinin ardına gizlemeyi başarmış insanlar.
- Her neyse… Şimdi sizden benim neden burada olduğumu, asıl sebebiyle anlatmanızı istiyorum. Elbette olayların öncesiyle birlikte..
- Zülfikar Bey, anne ve babanızı kaybettiğinizde, küçük kız kardeşinizin de öldüğünü biliyorsunuz. Peki, teşkilat olarak size, bu anlatılan acı hatıranın sonunun farklı olduğunu söylesek?
-Nasıl yani? Kardeşim hayatta mı?
- Evet ve tüm bu olaylarla iç içe olmanızın bir sebebi de bu…

16. Bölüm..

Söylenilenler bir şaka olmalıydı. Dedesiyle birkaç defa küçük kardeşinin mezarına gittiğini hatırlıyordu. Sonra dokuz yaşından itibaren beraber olduğu, Yusuf Muhsin’in seyrekte olsa mezarlığa getirip, öğrendiği birkaç duayı okumasına izin verdiği bilgisi de hafızasındaydı. Şimdi nasıl oluyordu da, altı yaşındayken kaybettiği kardeşi yaşıyor olabilirdi. Bununla kalmayıp, tüm olayların içerisine dâhil edilmişti. Aklı hafzalası almıyordu. Her şeyi öğrendiğini zannettiği anda, yeni bir şok dalgası tüm vücudunu sarıyor gibiydi. Ne yapıp edip gerçeği öğrenmeliydi.
- Nasıl olur bu?
- Hikâye kazayla birlikte başlıyor. Anne ve babanıza yapılan suikastın sonunda, onlar yaşamını yitirirken, arabadaki küçük kardeşiniz kazadan yara almadan kurtulmuştu. Ama işin içinde garip bir şey vardı. Kazaya müdahale eden ekipler, küçük kardeşinizi araçtan çıkardıktan sonra hastaneye götürürken, önleri kesilip, çocuk ellerinden alınıyor ve sağlık görevlileri tek kurşunla öldürülüyorlardı. O sırada teşkilat bunun bir karşı operasyon olduğunu anlamıştı. Ama işi yapanlardan geriye tek bir ipucu bile yoktu. Medya kazadan sonra, olayın üzerine gidiyor; bunun bir cinayet mi, yoksa bir kaza mı olduğunu sorguluyordu. Bu süreçte küçük kızdan hiçbir iz bulunamıyordu. Teşkilat dedenizin isteğiyle kızın kaçırılması işini kapatmak istedi. Olayı arka plandan araştırmak ve medyanın ilgisini ailenin üzerinden çekmek zorundaydı. Aksi takdirde gün yüzüne çıkarılacak ve basına sızdırılacak bazı belgeler ortaya dökülebilirdi. Bu hareket algısı, teşkilatların birbirlerine karşı zaman zaman uyguladıkları psikolojik bir şeydi. Bu da vefat etseler bile, anne ve babanızın geçmişinin medya önünde detaylıca irdelenmesi demekti. Bu istenmediğinden kardeşiniz ölü gösterilip, cenazesi düzenlendi. Teşkilat yenilgiyi kabul etmiş gibi gözüktü. Ta ki bunun intikamını geçen olaylar içerisinde alana kadar.
- Semih Bey, yine gizemli gizemli konuşmaya başladınız. Lütfen meselenin detaylarını izah edin?
-Zülfikar Bey, olayların başladığı noktayı ve benimle tanıştığınız anın sebebini hatırlıyor musunuz?
- Elbette. Berkay Yadigâr’ı arabasında boğazını keserek öldürdünüz ve yaralı olarak hastaneye kaldırıldınız.
- Evet, doğru hatırladınız ve uzmanlar akıl sağlığımın yerinde olmadığına karar verip, beni bir hastaneye yatırdılar. Oradan da bir süre sonra çıktım.
-Tüm bu anlatılanların konuyla ne alakası var?
-Alakası şu,  Zülfikar Bey. Arabada öldürülen Berkay Yadigâr, altı yaşında kaybettiğinizi zannettiğiniz kardeşinizin Ay Tanrısı teşkilatındaki sağ kolu ve operasyonel kuvvetlerin başı. Ülke içerisinde işlediği cinayetin sayısı bilinmiyor. Bu sebeple kardeşinizi ele geçirmek için, o gece ona bir tuzak kurdum ve etkisiz hale getirdim. Bıçağı boğazına dayayıp kardeşinize doğru giderken, şahıs ani bir hamleyle kurtulmak için kendini hızı azalan arabadan aşağıya atmak istedi.. O sırada araç virajdan uçuruma doğru gidiyordu. Yapacak bir şey yoktu. Ani bir hamleyle boğazını kestim. İstediğim bu değildi ama buna mecbur kalmıştım. Bunun neticesinde uçurum dibinde baygın ve kanlı bir bıçakla bulundum.
- Ay Tanrısı Teşkilatının başında kardeşimin mi olduğunu söylüyorsunuz?
- Maalesef evet. Düşmanlarımız zamanında Cem Sultanı ceddimize karşı kullandıkları gibi, bugün bundan çok daha dehşetli bir planla bizim kanımızı taşıyan birini, kendi emellerine alet ettiler.
- Neden bu kadarlık süreçte kardeşimi bulamadınız? 
- O zamanlar bu işte ilgilenen birimler, başta dedeniz olmak üzere, birçok noktaya operasyonlar yaptı. Ama maalesef kardeşinizi kurtaramadık. Teşkilat tüm gücünü kullandığı halde, bir netice alamadı. Zaman zaman kardeşinize yaklaşmadı değil ama ne zaman artık ele geçirdik desek, adeta uçup gidiyordu. Ta ki teşkilat, düşmanlarımızın birkaç gizli planını ele geçirene kadar. Aradan uzun bir zaman geçmişti. Şartlar değişmişti. Ülke içindeki bu şer yapılanması ekonomik anlamda,  gayri meşru işlerin büyük çoğunluğunu kontrol ediyordu. Ayrıca ülke yapılanmasını ve yönetim algısını manipüle eden girişimler hiçte az değildi. Günümüzde düşmanlığın boyutu değişmişti. Artık göz önünde gizli gerçekler saklanıyordu. Kardeşinizde bir yıl önce, ülkedeki dev bir holdingin başına geçti. Bundan sonra da elimize geçen bilgiler gerçekleri ortaya çıkardı. Kardeşiniz Zeynep Gündüz, şimdiki ismiyle Semiramis Aden, suç teşkilatının başıydı.
- Semiramis Aden mi? Şu dün kaçırılan ve hala haber alınamayan ünlü iş kadını?
- Evet. Tüm gerçekliğiyle misafirimiz. Sizi ve sevgili dedeniz Melik Gazi Gündüzü bekliyor. 
( Geçmişinden Ne Getirdin 8 başlıklı yazı Süvari İzci tarafından 19.07.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu