İnsan ruhu, sürekli
gelişmeye yeniliğe
yenilenmeye
müsaittir masum bir çocuğun gözlerinde
Işıldayan parlaklıkla sonbaharın sessiz duası
sözlerinde
Bir hiç olarak dünyaya gelen insan ruhu,
sevdanın tenine değen ruh, aşk ile durur mu
özünde
Zamanla
olgunlaşıp kemale ulaşabiliyor aşkın güzelliğinde
Amma ne ile Kuran ile iman ile
Kuranın
engin merhameti ile
Ayrıca insanın ruhu,
diğer bütün varlıkların ruhlarının bütün
hususiyetlerini
içine alabilecek kapasiteye sahiptir bermuda
üçgeni gibi
Amma hep içine alan değil, sevgi ile alan sevgi
saçandır
Birbirlerinin eli gözü kulağı dili dudağı gibi
Hayatını başkalarının hayatı ve mutluluğuna
bağlamış olur.
Ama diğer ruhlar ise sabit kalırlar.
Terakkiye müsait değillerdir.
Yolda yürüyen ayaklarının duruşu çarpıktır.
Getirdikleri kâbusları haykırışları ile
yamuktur.
Hüznü şakağına dayanmış silah gibi soğuktur.
Elini değdirdiği hapis olur, korkaktır.
Amansız feryatlarla sevinçleri yok eder
şeytanın uşağıdır.
İnsanlığı mülahazası yoktur.
Sözlerinde niyetlerinde gözlerinin ferinde
tenasüp mana yoktur.
Bir cümlede hemen yargılar, ağrıların dağlayan sancısında
vurular,
Zamana hapis olmuş ruhlarının karanlığında.
Şeytan ise nefis ise engeldir bu güzelliğin
yaşanmasına.
Ölüme benzeyen ölümü getiren
soluklar, nergislerin bittiği topraklarda,
sararıp solan kavuşulmamış bir aşkın
yattığı mezarlardaki ahın’dan
sessiz sözünden gayri nedir ki bu ruh
Ruhun imanla coşmasını, imanla kaplanmasını,
Sürekli anlamsız görenler,
Yansımasına engel olanlar,
Dönüşüm adı altında imanın ruha getirdiği,
güzelliği
nuru engin ufkunu,
göremeyenler düşman kesilirler.
Ruhsuz
gezen ruhsuzlardır.
Sessiz ölümün noktasında intihara giden
kalpsizlerdir
Menekşeyle
leylâk arasındaki farkları pek bilmezler gönülsüzlerdir.
Beyaz
soğuk boranlı gecelerde,
kış mehtabına zamana hapis olmuş hülyaların hüznüne
karşı,
haykırılan acılarımızı türkü gibi dinlerler.
Basiretsiz
cahilliğin saikıyla ışığın göründüğü ufku kapatırlar.
Gönlün
yangınını görmez idamın darağacını kurarlar vefasızca
korkunun nefesinde esen rüzgârlarla.
Kuran ruhun usaresidir.
Ruhun yaşamı varidatıyla sarandır.
Kuran ile sünneti seniyye imanın ruhu ile,
Ruh bunlar ile kendi derinliğinde duyulan,
Bir
bayram coşkusu coşar dolar çağlar.
Azıcık halden anlayanlar ne dediğimi anlar .
Kuranın ne kadar müessir olduğunu bilirler,
beni anlarlar.
Bu nedenle
Sesimiz güle yetişmedi soldu,
açan
baharın hülyasında açılmadan yüreğinin ortasında hançerlendi.
Zulmün uyanan uykusunda gözünü açanların
çelenksiz açan zulmün soluksuz hırıltıları
arasında
elimiz
güle ermedi, erdirtmediler dikenler kapladı,
yüreğimizden kopup gelen hüzün meltemleri güle
değmedi.
Gülleri
ters bir anlayış görüşü ile kaktüse çevirdik.
Terakki: Yüksek yere çıkmak, bir şeyde yükselmeyi ifade
eden Arapça bir kelime. Bir halden bir başka hale geçme.
Usare: özü, meyvelerde sıklıan suyun özü.
Varidat: Bir
şahıs veya ailenin her türlü gelirinin bütünü
Müessir: Tesir eden, eser bırakan
Mülahaza:
düşünmek manasına gelir
Tenasüp: manaca birbiriyle alâkalı kelimeleri bir
arada kullanma sanatıdır.
Saik: sebep, güdü