-Gelişin-

Susmalarım sende kalsın
Bana dudaklarını ver...
...Cümlelerim sana adansın!

-Seni tanımayan bir sevda doğuyor şimdi kollarıma
Her gece mehtaba karşı düşlerimle beslediğim
Göbek kordonunu bile sensiz halen kesemediğim
Kundaksız bir bebek büyüyor içimin senli yamaçlarında...

-Gidişin-

Adını verince devrik bir cümleye dönüşüveriyor sevmek
Senden kalma yalnızlığın ağırlığını hissediyorum omuzlarımda
İzbe bir hiçlik düşüyor içime ve siliniyor dudaklarımdan tebessüm
Sonra yağmur başlıyor
Ruhumda ki çatlaklardan sızan yaşlar vuruyor pencereme
Ve gözlerimde damla, damla yıkanıyor bu şehir.

İkimizde olağan şüpheliyiz kalbim...
...Bizimle şimdi kim yüzleşecek!

Kanatların bembeyaz senin ama bunu göremiyorsun
Hiç olmayan bir gökyüzünün izini sürüyorsun
Ciğerlerin yoruluyor düşlerinden
Bir sıkımlık nefesin
Sonra dağınık bir rüzgâr tarıyor saçlarını
Ümit etmekten vazgeçmişsin
Herkesin her şeyi yapmaya çalıştığı, fakat hiç kimsenin hiç bir şey yapmadığı
Hayatın tam orta yerinde kabulleniş maskesini takıyorsun yüzüne
Ve saklanıyorsun
Oysa hayat kulaklarından tutup çıkarıyor sahneye
Ve kendi düşlerine yeniliyorsun fütursuzca...

Son konakladığın yürekte hayatın kavgasından vazgeçmiş
Son deminde olmayanı yaşamak istiyorsun
Dünyanın neresinden bakarsan bak gökyüzü aynı oysa.
Güzel bir son bekliyor seni beklide
Yakışıklı bir geliş
Ve inan gidişin kimsenin umurunda değil...
...Sebepsizsin!

İhanetin varlığını hissediyorum damarlarımda
Susuyorsun!
Oysa sen susunca kimse konuşmuyor
Zaman bile parmak uçlarında ilerliyor sessizce
Gök gürlemekten utanıyor
Yağmur yağmaktan
Şehir gürültüden utanıyor sen susunca

Aşk mı daha ağır yoksa yaşanan ayrılıklar mı?
Yoksa ayrılıklar aşkın ta kendisi mi?
...Bilmiyorsun!

Ertelediğim onca geleceğin gelmeyişine inat
Bir kez olsun vaktinde yetiş yarımlığıyla hayıflanan bu adama
Yok et tüm geç kalışları ve koş ciğerlerini patlatırcasına
Benden aldıklarınla bekliyorum seni...

-Ve sonra-

Geleceğim diye verilen sözlerin tutulmayan adımlarını bırak
Gülüşümdeki hiçbir gamzeye yer açmayan dudaklarında yalan
Yarım kalan öykülerimi sürekli yırtmaktan vazgeç
Suya yazı yazmaktan kurudu artık kelimelerim
Yazılmış onca şiiri susuyorum artık gidişinle
Ve konuşmalarındaki yalanlarınla da
Yazılmamışları siliyorum şimdi
Hece, hece...

Yağmur misali duru
Rüzgâr gibi güçlü
Ateş kadar yakıcı...
...ölüm kadar son olmak istiyorum!

Ruhumla sohbet etmekten uzaklaştığımdan beri
Yani kendi özgürlüğümü kendi ellerimle aldığımdan beri
Hücrelerime kadar acıyı kalbimde
Tüm anıların sarhoşluğunu beynimde
Ve ulaşamadığım aşkı gözlerinde bulma telaşına düştü sensizliğim
Kendi içimde ki hüzün şöyle bir kenarda dursun
Ben vücudumun ürkek hareketleriyle yüzüme yansıyan buruşuklukta
Kabullenilmiş yenilgiyi ve takatsizliğimi resmediyorum tuvale şu an

Ben bütün gemileri yaktım şimdi artık gelmeyeceğim
Ve edilen onca yemini de kustum şehir meydanına
Boşuna bekleme...

Bundan sonrada bana içli şiirlerde dertlenmenin çakır keyfi kalacak
Yani seni sevebilme ihtimalim dahi olmayacak!
Gecenin bir yarısı ansızın karşıma çıkacaksın
Kanatacaksın hatırları
Ve ben bakamayacağım gözlerinin içine
Seni hiç sevmemiş gibi bir merhaba dökülecek dudaklarımdan
Sen ise belli belirsiz bir lehçe ile anlamsız birkaç harfin ardına sığınarak
Kaçacaksın ardına bakmadan sevmeye tenezzül etmediğin bu yabancıdan

Ama olsun;
Beni yinede en iyi sen anladın
Yüreğinin tüm direnişlerine rağmen sen
Şimdi susuyorum!
Diz çöküyorum önünde
Tuz kokan yaralarıma merhem niyetine sürüyorum adını
Ve yanıyorum artık adın miktarı...
Şimdi sana gel diyemiyorum
Çünkü ben benden gideli çok oldu
Ama son birkaç kelime lazımdı şiire
Gel dolduralım iki satır arası boşluğu
/.../
Seni sevdiğim için
Bir nefeste soluksuz kalan düşlerime
Armağan diye ördüğün ayrılığı giyindim üstüme
Eyvallah gülüm
Eyvallah...
( Alnımızdaki Noktalama İşaretleri başlıklı yazı Ali Koç tarafından 26.08.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu