Bilinmez hayatın dehlizlerinde insan neden bekler?
Beklenen’in varlığı bile bilinmezken..
Kurak bir özlem zuhur edince meydanlarda,
Kurumaya yüz tutan umutları,
Gözyaşı yağmurunda yeşertmeye çalışmak mıdır umut biçmek?
Tufanlar sararken gecenin en koyuluğunda
Biteviye duaları hezeyan eleğinden geçirmek midir inanmak?
Kahırlar infilak verince çaresizliğe,
En dibe vurulasıca hıçkırık depreminde sallanmak mıdır ağlamak.?
Yokluğun da rengi olur,
Aydınlıklar karanlıkları,
Şubat soğuğunu, temmuz sıcağında
Mavi düşleri, kara düşlere çalınca
Acıyı mahşere benzetmek midir kör olduğunda?
…
Kurulu bir an yüreğim şimdi
Hep aynı yerde
Aynı zamanda
Aynı şeyleri sayıklar..
Ya vicdan! Hiç mi sızlamaz..
Ya suskun! Hiç mi bozulmaz..
En çocuksu yanımla diktim gözümü meçhul yollara..
Göçebeler içimi yoğururken,
En sıcak ülkede,
Vaktin en anlamlı lahzasında
Bekliyorum mağrurlu gelenleri
Belki de gidenleri..
Semra’m Öztekin