ister çarp kapıyı
sıvası dökülsün yüreğin
ister sapla kaşlarındaki çatalı
karası kanasın gecenin
düşüyor sana dair sözcükler
yorgunlaşıyor ayaklarımda tepeler
türküler sıyrılıp geçiyor
üşüyor lügatımda heceler
yüzümde güneşten kalma lekeler
ellerimde belli belirsiz gölgeler
yürüyorum
hedefsiz ve pusatsız
ekmeksiz
katıksız
yürüyorum
yolları büyüterek
yürüyorum
umutları tüketerek
umutlar ki
yaralı
ötelenmiş
uçuk
kaçık
sığıntı
yersiz ve yurtsuz
çerçeveleri çatlamış
ödünç yaşanmışlıklardan çalıntı
sessiz bir çığlık kendini infazdayken
kör bir hesaplaşmadır
kendi içinde
kendi kendine
kendi kendiyle
kendini tüketir
kendi eliyle
gidenler
gelenler
nefesleri bile kendine yük
içlerinde ölenler
bedenim yorgun
gözlerim fersiz
düşüyorum
bitkin ve çaresiz
haydi bak bana
yine sana doğru emeklerim
yine bir çocuk telaşıyla koşar
yine sana tökezler düşerim
zaten akşamdan kalmadır
sendeleyerek yürür
kör topal vuruşur aşk saati
haydi git
şimdi geceyi uyutma vakti
hasan polat