bir yangında
can çekişiyorken kavgamız
göğü delerdi gök mavisi uçurtmalarımız
çığlık çığlığa yükselir
ablukaları yarardı feryatlarımız
ilmik ilmik örülüyorken kahpe bir aymazlık
çözülüyorsak nakış nakış
düşüyorsak çentik çentik günebakan çiçeklerinde
kulaklarımızı döven bir çığırtkanlıkla
tıskırılıyorsa harami sofralarında haraç mezat
ve kaderse zil zurna açlık
artık her dil lal
her bakış silik bir karanlık
ıslak kaldırımlar yalanıyorken
yolların bağrı deşiliyorsa postallarla
tank paletleri eziyorsa düşlerimizi
ve bölüyorsa geceyi bir iblisin ayak sesleri
artık yürekler kör sağır ve dilsizdir
varoşlar bulvarların esiri
karanlıklar devriliyor
ay ışığı göçüyorsa parkamızın yakasından
ve çekilmişsek riyanın çatalına
nişanlanıyorsak kör bir yalnızlığa
son sözümüz söylenmemiştir
gidilecek kentlerimiz var daha
daha ellerimiz çekilmemişken kavgadan
yüreğimiz bölünmemişken sevdadan
daha sıcacıkken koynumuz
başımız ipe çekilir
yargısız bir giyotinde sınanır boynumuz
söylemediklerimizle vuruluyorken kahpe puntolarla
puşt bir infazda çığlık çığlığayken
hala sesimiz meydanlarda yankılanmakta
ve hala yüreğimizde
amansız bir ateş korlanmakta
kahıra bileniyor avare avuntular
oysa
ne kadar vurgununduk
alaboralarımız kadar biz olan bu sahilde
tuzu terimizdi
mavisinde saklıydı gözlerimiz
bütün koyları suskunluğumuz kadar susardı
martı kanadı çırpınışlardaydı kollarımız
ılık gülüşü bir lodos atarken şamarını
savrulurduk meymenetsiz kıyılara
birbirlerini sırtında taşırken dalgalar
ispiyonlara bedel biçiliyordu
talanlardaydı süt liman meydanlar
çilingir sofralara mezeydik
kimsesizdik artık
sonbaharlarda yapraklar kadar
yalandaydı gözlerimiz
inkarda artık sözlerimiz
prangalar vurulurken dilimize
herşey düzmece bir senaryo
herşeyde tarifsiz bir hile
derimizi soyan bu geceden
zamansız vuran her heceden
rotatif dakikliğindeyken zaman
tekliyor artık yüreğim
gel can gidelim
gidelim bu şehirden
şiir ve yorum hasan polat