Kumsal
Serin bir hazan rüzgârıydı, estiğinde saçlarımı önce savurup sonra darmadağınık tekrar omuzlarıma bırakıveren. Bitmiş sevda sözcükleri… Ne bir imge kalmış ne de sevdalıyı anlatan bir tasvir; tükenmiş kelimeler… Bir acı söz “Elveda!” koparıyor her biri eski güzelliğini, canlılığını yitirmiş aşkları… Sanki son tangosunu yapıyor hüzün mevsimi; yaprağı dalından koparıp havada şöyle bir dolandırıyor, sonra durup acımasızca yere çalıyor ve yeni bir yaprak için dala geri dönüyor.
Biten aşklara mı ağlıyor bu ağaç
Döktüğü birkaç damla gözyaşı mı?
Göçmen kuşlarla birlikte terk ediyorsan yüreğimi eğer
Yorgun ve bitkin bakakalırım ardından öylece…
Gittiğim yeri bilmeden yürüyorum sadece, sus pus olmuş dudaklar. Kırık bir oyuncak gibi atılmış bir kenara ruhum. Deniz kenarındayım; hırçın dalgalar acımasızca kıyıya vuruyor sıçrayan her damla tuzlu su, gözyaşlarımla birlikte raks etmekte… Gökyüzü kızıllaşmakta acılar aynı. Ayrılık klasik dansını; bir aşkın trajedisini oynamakta, yakılan ağıtlar bir uğultu gibi sarıyor bedenimi… Gözyaşlarımı avucuma alıp fırlatıyorum gökyüzüne “Ey Samanyolu, senin yıldızların mı, benim gözyaşlarım mı daha çok? Saysana!”
Bükülüyor boynum
Sevginin sonsuzluğuna
Avuçlarımda ruhum
Sözlerimde sen ve sevilme umudum!
Birlikte olduğumuz son yer; bu kumsal mı çağırmıştı beni? Çıkarıp atıyorum ayağımdaki ayakkabıları, seninle bıraktığımız aşkın izlerini arıyorum. Yalınayak kalmış ruhum, nerdesin? Neden yalnız bu ayak izlerim, yokluğun korkutuyor… Uzanıyorum kumsala, gözlerim kapalı seni düşlüyorum. Usulca bir nefes hissediyorum yanı başımda, açıyorum gözlerimi seni görmeyi isteyerek. Gülümseyen bir çift göz bakıyor; “Uzat elini, falına bakayım!” diyor.
Aşk mı vardı falına bakılacak?
Sevgili mi kaldı uğruna ağlanacak?
Fark etmedi mi bu kadın?
Kumsalda yalnız başına ayak izlerim…
Çekiştirdi elimi zorla aldı avucuna…
Baktı… Sustu…
Zoraki bir gülümseme ile kapadı avucumu tekrar, itti elimi. “Vaktim yok. Başka zaman bakarım” dedi ve gitti. Görmüştü… Bu eller az önce aşkını gömmüştü... Kirpiğimden son damla dalgalara düştü. Karanlığın sessiz çığlığıydı kucağına çağıran. Yakamozlar aldı koynuna “gel, tesellin burada” dediler… Sarıp sarmaladı uçsuz bucaksız mavilik, içime aktı aşk yudum yudum…
Sessizce bırakıp giden aşkın ayak sesleri
Umutsuzca arkasından bakakaldığım
Bir damla acının ruhumdan süzülüp
Yüreğime düştüğünü dinle
Seni kendimden bile kıskanırken
Ellerimden kayıp gidişini
Yıkılıp düşüşümü izle
Ey sevgili! fallarda bile yoksun artık
Savururken gökyüzüne gözyaşlarımı
Güneş doğmuş, sende kaybolmuşsun
Yıldızlar gibi…
(
Kumsal başlıklı yazı
BirgülERDOĞAN tarafından
10/15/2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.