Şarap
Üç arkadaş, o akşam çok şendiler. Yorgun ama çok neşeliydiler.
Üçü de tatil sitelerindeki bir otelde çalışıyordu. Macit
resepsiyonda, Şakir ambarda, Haluk ise katlarda görevli idi. Macit ile
Şakir çok eski arkadaşlar, Haluk ise, aralarına yeni katılmış kafadardı.
Otelin personel yatakhanesine şarkılar söyleyerek, ıslıklar
çalarak, şen şakrak geldiler. Odalarına geldiklerinde hemen masayı
ortaya çektiler. Masayı donatmaya başladılar. Yemekhaneden getirdikleri
menemen, bulgur, peynir, ekmek, karpuz, bir-iki mezelik, bardan
aldıkları iki şişe şarap kafayı çekmeye hazırlanıyorlardı.
Sofra hazırdı. Bir yandan muhabbet, bir yandan yemek, bir yandan
şarap, hem midelerini dolduruyorlar, hem de kafayı çekiyorlardı.
Haluk, aralarında daha yeni olduğu için, derin muhabbete giremiyor,
iki arkadaşını dinlemeye çalışıyordu. Odanın bir köşesinde de kırık
dökük bir teyp Ümit Besen’in şarkılarını çalıyordu.
Bir süre sonra Macit ile Şakir alkolde sınırı aşmış olmalılar ki
iyice zom olmuşlar, birbirlerine sarılmaya, şakalaşmaya başlamışlardı.
Bir yandan yüksek sesle taverna parçaları söylüyor, bir yandan da şarap
kadehlerini tokuşturuyorlardı.
Bu şakalaşmalar arasında Haluk ne olduğunu tam anlayamadan iki
arkadaşının fena halde tartışmaya başladığını gördü. Derken tartışmalar
arasında sataşmalar başladı, Bu arada Şakir, Macit’in anasına küfür
etti. Az önce birbirlerine sarılan iki arkadaş aniden birbirlerine
saldırmaya, yumruklar sallamaya başladılar. Masadan tabaklar, kaşıklar,
çatallar, bardaklar, şişeler yerlere devrildi. Haluk masa üzerindeki
bıçakları sedir altına gizledi, iki yeni arkadaşını ayırmaya çalıştı
fakat yumruklardan o da nasibini aldı. Macit :
-Ulen sen bana nasıl küfür edersin? Diye bağırıyordu.
-Küfrederim len!
-Bu adam bile aramıza yeni geldi, bak adam gibi içiyor,bu adam bile küfretmiyor bana.Sen nasıl edersin?
-Fazla konuşma, çek arabanı git karşımdan!
-Sen çek arabanı şerefsiz!
Bir yandan halsiz vaziyette birbirlerine vurmaya çalışıyor, bir
yandan da laf yetiştiriyorlardı. Bir müddet sonra, gürültüleri duyan
diğer personel, odalarından çıkıp kendilerinden geçmiş arkadaşlarını
zorlukla birbirinden ayırıp kendi odalarına götürdüler.
Haluk, neşe ile geldikleri personel odasından bu şekilde
ayrılacaklarını kırk yıl düşünse aklına getiremezdi. Acaba içtikleri
şarap mı içlerinde biriktirdikleri kin duygularını açığa çıkardı yoksa
bir kız meselesi mi diye düşündü. Ama çıkan kavganın tam olarak sebebini
bulamadı.
O tarihten bu yana Haluk içki içerken mümkün olduğu kadar yalnız olmaya, yalnız içmeye çalışıyor…
(
Şarap başlıklı yazı
DÜŞÜNCE tarafından
16.05.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.