Kuşadası-Söke otoyolundan bakılınca Ege Denizine doğru gittikçe sivrileşen büyük bir yarım ada görülür. Bu yarım adanın adı Dilek Yarımadasıdır. Dilek Yarımadasına varmak için Sahil Sitelerinden,Davutlardan geçilir; Güzelçamlı’ya gelinir.Güzelçamlı Kuşadası’nın ilk hali gibidir.Sakindir ve denizi tertemizdir.Bu şirin beldeyi geçince Zeus Mağarasına ulaşırsınız.Biraz daha ötede Milli Park başlar.Yerlilerin ‘‘Kalamaki’’ dedikleri bu park tam bir tabiat harikasıdır.
Çok sayıda insanın ziyaret ettiği Milli Park’ta tertemiz suyu olan koylar bulunmaktadır. Bu koylarda denize girmek cennette denize girmek gibi bir şeydir.
Dilek Yarımadasının Milli Park’ı aynı zamanda tertemiz bir havaya,binbir çesit ağaca ,çok sayıda doğa canlılarına sahiptir.Bu bölge yazılarla anlatılamaz,gidip görmek ve yaşamak gerekir.
İzzet Şeker, Ödemiş’ten eşi ve çocuklarıyla beraber yaz günlerinde bazen erkenden arabaya atlayıp biraz uzun süren yolculuktan sonra Milli Park’a gelirler.Birinci koy derin değildir ve onlar için çok uygundur.Kumsalın yanında ağaçlar arasında önce kahvaltılarını yaparlar,sonra da denize girerler.
Buz gibi berrak suyun içerisinde şakalaşırlar, bazen top oynarlar, etrafı seyrederler. Hafif dalgalar arasında kendilerinden geçer, adeta cennetin kıyısında yaşarlar.
Ancak, İzzet Şeker’in bir sıkıntısı vardır. Çünkü belirli bir yere geldiğinde denizin içerisinde küçük bir balık ortaya çıkar ve onu topuğundan ısırır. İzzet Şeker sağa kaçar, balık onun peşinden gelir ısırır, sola kaçar yine balık peşinden gelir topuğundan ısırır. Isıran küçük balık, İzzet Şeker kıyıya kaçıncaya kadar onu takip eder.
İzzet Şeker ne zaman Milli Park’a gelse ve ne zaman bu güzelim koyda suya girse aynı şey başına gelir.
Bir yıl sonra geldiğinde küçük balık yine ortaya çıkar ve ısırır.
Bir yıl daha geçer, balık yine oradadır ve İzzet’i topuğundan ısırır.
İzzet de hep merak eder: Bu balık acaba hep aynı balık mıdır? Bu balık hep beni mi ısırır? Hep beni ısırıyorsa bu balık benden ne istemektedir. Aynı balıksa bu balık ne kadar uzun yaşıyor? Bu balık bana neden rahat vermez?
Milli Park’ın denizi şahane bir denizdir. İzzet burada suya girdiğinde gerçek bir denize girdiğini anlar. Ancak balık da onu her gelişinde rahat bırakmaz.
İzzet Şeker, gülün nasıl dikeni varsa buranın da denizinin topuk ısıran balığı var diye düşünür.
İzzet topuğunu ısıran bu akıllı balığa artık o kadar çok alışmıştır ki o yıl Kalamaki’ye gideceği zaman ‘‘bakalım bizim ısırgan balık yine orada mı?’’ diye merak eder.
Binbir çeşit orman canlılarıyla, insanlardan yemek istemek için yanlarına yaklaşan domuzlarıyla, doğal güzellikleriyle, tertemiz deniziyle ve ısıran balıklarıyla alem bir yerdir Dilek Yarımadası…