Birini arkadaş edinmek, “aynı yolun yolcusu” yani yoldaş olmak demektir. Arkadaşın götürdüğü yolun zararı görülünce, “keşke” denir. “Keşke falanı arkadaş edinmeseydim.” İşin aslını öğrenince de: “Keşke, Elçi’nin yolundan gitseydim” denir. Furkan öyle diyor. (Ayet: 27–28)

Allah, her topluma bir elçi gönderirken son elçisini –Arapların şahsında- herkese gönderdi. Ona da Furkan’ı indirdi. Gavurlar: “Kur’an, toptan indirilseydi ya!” dediler. Onu beynine yerleştirmek için, iyice kavraman ve yeri geldikçe uygulamaya koyman için böyle yaptık. Sana bir şey söylediklerinde, onun cevabını verdik. (ayet: 31–32) buyruluyor. Kuran’daki bütün “de/söyle” buyrukları eğitim sürecini gösterir. Yüce Allah, Elçisini (s) sürekli eğitmiştir. Zaman zaman gelen bu ataklara karşı tavır almayı beceremeyen kâfirler “Bir seferde inse de; ne yapacağını kesin olarak bilsek, tavır alsak” diye Kuran’ın toptan inmesini istemişlerdir. 23 yıla yayılan Furkan’ın parça parça gelişi, olayların gelişmesini izleyen eğitim sürecidir. Asıl adıyla “nüzul sırası” yani “Aşamalı Kur’an.”

Elçiler, insanları Allah’a şikâyet etmezler. Etme noktasına gelmişlerse, iş bitmiştir. Hele hele son elçi bu hakkı hiç kullanmamaya dikkat etmiştir. Ama bir şikâyeti var: “Ya Rabbi! Kavmim bu Kuran’ı terk ettiler!” (20) Öncelikle, “saçma!” diyerek saçmaladılar. Bizdeki yerli gavurların “Çöl kanunu” dediği gibi.

Duyup düşünen ve gereğini yapanla yapmayan bir kere daha kıyaslanıyor; insan olmanın değerini bilmeyenlere “hayvanlar gibi, hatta daha da ötesi…” deniyor. (44) Eskiden ‘hayvan’ demeyi hakaret bilirdim. Özür dilerim. Neyzen Tevfik ne güzel söylemiş: ”İnsan iki ayağı üzerine kalkmış bir canavardır.”

İnanmayanlar açısından böyle ama mucize Furkan “inandım” diyenlere de bir şeyler söylüyor: “İnandık dediler; okumadılar. Okudular; anlamadılar. Anladılar ama uzak durdular yani gereğini yapmadılar.

Bu şikâyetin muhatabı olmak ne demek?!

Furkan’daki arkadaş tipi “Rahmanın kulları” olarak adlandırılıyor. Rahman’ın kullarının nitelikleri sıralanıyor. (62–70) Olması ve olmaması gereken nitelikler. Rahman’ın kullarının yapmaması gerekenlerden birinde, bizim kıraat imamımız Hafs’a göre bir okuyuş farkı var ki söylemeden geçemeyeceğim. Hafızlar, tecvidi milimi milimine uygulayanlar, benim gibi hocalar, öyle okunması gerektiğini bilirler. Ama nedenini de bilirler mi acaba?

Ney mi?

“Zinaya yaklaşmayın!” buyruğundan sonra “Onları yapanların cezası katlanır; orada (Cehennem’de) sonsuza dek kalırlar!” (69) ayetinde, orayı gösteren (hu) zamiri kaide olarak hiçbir yerde çekilmezken burada –kaidenin tersine- uzatılarak okunur. Yani anlama vurgu yapılır. “Cehennem’in dibi!” demek bir şeydir ama “Cehennem’in dibiiiii!” demek nasıl bir şeydir?

Bir önceki surenin (Nur) başında zinanın dünyalık cezası verilirken burada ahiretlik cezası vurgulanır. Muhtemelen Allah Elçisi, tecvidle okuyup da anlamayanları da bu yüzden şikâyet edecek: “Ya Rabbi! Ümmetim bu Kuran’ı terk ettiler!” diyecek.

 Kim demişti onu? Galiba İranlı Şeyh Sadi. “Kaptanı Nuh olanın Tufan’dan ne korkusu var?!”  Biz de bu cümleyi Türkçemize uyarlıyor ve diyoruz ki: “Arkadaşı Furkan olanın Cehennem’den ne korkusu var?”

Furkan Suresi’ni anlamıyla birlikte okurken bu düşünceleri beynimden geçirdim ve sizinle paylaşmak istedim. Kuran’ın inmeye başladığı 610 yılının 1435. yıldönümünde.

Kur’an’ın inmeye başladığı Ramazan münasebetiyle…

( Arkadaşı Furkan Olanın başlıklı yazı Mustafa IŞIK tarafından 13.07.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.