Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman
içinde. Bir arı varmış. Bu arı babasının ölümden sonra büyük bir üzüntü içine
girmiş. Sürekli herkese kötülük yapacağım diye söz vermiş kendisine. Bunun
farkında olan güvercin herkesi yanına toplamış. Beni dinleyin arkadaşlar demiş.
Herkes güvercine bakıyormuş ne diyecek diye. Güvercin konuşmaya başlamış.
Arkadaşlar başımız büyük bir dertte. Hep bir ağızdan ne diyorsun sen güvercin
kardeş niye başımız derttedir. Arı babasının ölümünden sonra bir söz verdi
kendisine. Hep bir ağızdan ee ne var bunda güvercin asıl sorun o sözden sonra
başlayacak. Arı herkese kötülük yapacağım diye söz verdi kendisine. Çocuklarını
yuvada bırakanlar çocuklarının yanına koşsun yoksa arı onlara zarar verebilir.
Herkes yuvasına doğru koşmuş kapıları ve pencereleri kapatmış. Ve hiç kimse
dışarı çıkmamış. Güvercinde yuvasına gitmiş. Arının havada dolaştığını görünce
kapı deliğinden arıyı izlemiş. Arı çok sinirliymiş. Önüne gelen her şeyi yıkmış
da geçmiş. Arının gittiğini sanan güvercin dışarı çıkmış. Biraz ileriye doğru
gitmiş arıysa o dışarı çıktığı anda hemen güvercinin yavrusunu yanına almış.
Bunu gören köylü hemen çıkmış yuvasından. Bırak o zavallı çocuğu, o günahsızdır
arı kardeş demiş. Arı kimseyi dinlememiş. Bu durum herkesi kızdırmış ve herkes
güvercini aramaya çıkmış. Ne yana baksa güvercin yokmuş. Her tarafı gezmişler
bir yer dışında hep birlikte oraya doğru ilerlemişler. Ve düşündükleri gibi
olmuş güvercin annesinin gömülü olduğu yere gelmiş. Herkes ne yapıyorsun
güvercin kardeş demiş güvercin annemin gömülü olduğu toprak da açan çiçekler
kurumak üzere onlara su dökmek istedim demiş. Zaten üzgün olan güvercine arı
çocuğunu kaçırmış diyemeyiz diye düşünmüşler. Güvercin bir şeylerin ters
gittiğini anlamış. Ve ne oldu da bana söyleyemiyorsunuz. Hep bir ağızdan bir
şey yok da, güvercin gevelemeyin de anlatın demiş. Hep bir ağızdan güvercin
kardeş bu arıdan çekeceğimiz var ne yapmalıyız demişler. Güvercin hadi arının
yanına gidip konuşalım hep birlikteyken bize zarar veremez demiş. Ve hep
birlikte arının yanına gitmişler. Güvercin tam konuşacakken yavrusunun arının
yanında olduğunu görür. Ama arı hiç zarar vermemiş. Güvercin düşünmüş ya neden
zarar vermedi. O zaman niye rehin aldı demiş. Arı yavrunu sana veririm ama bir
şartla, güvercin ne olursa kabul demiş. Arı çocuğumu esir dağına kaçırdılar. Onu
bana getirirsen çocuğunu sana veririm. Herkes yola koyulmuş en önde güvercin
gidiyormuş. Ve güvercinin aklına bir fikir gelmiş. Esir dağının eşkıyasını
oyalayın bende aradan içeri girip arının yavrusunu kurtarayım demiş. Herkes
tamam demiş ve biraz yürüdükten sonra esir dağına varmışlar. Güvercin kendisine
saklanacak bir yer bulmuş. Diğerleri esir dağının eşkıyasını oyalamış. Güvercinse
arkadan dolanıp arının yavrusunun bulunduğu zindana gitmiş. Güvercin bir plan
yapmış ve uzağa bir taş atmış. Kapı da duran bekçi oraya doğru giderken,
zindanın anahtarını düşürmüş. Güvercin anahtarı almış ve kapıyı açmış. Yavruyu
kucağına aldığı gibi zindandan çıkmışlar. Diğerleri de güvercinin arkadan
dolandığını görünce onlarda eve doğru gitmişler. Ve arının evine vardığında arı
yavrusuna sarılmış. Ve güvercinde yavrusunu yanına almış. Güvercin bir şeyin
yok ya yavrum. Yok, gayet iyim Arı amca çok iyi baktı bana. Bir daha gelelim
buraya anne. İnşallah yavrum inşallah, arıyı yavrusuyla bırakıp herke evlere
dağılmış. Arı çok mutluymuş. Çocuğuyla uçmuş ikisinin de yüzünde mutluluk
varmış. Onlar bu kadar mutluyken, biz niye mutsuz olalım ki. Onlar ermiş
muradına bizde çıkalım kerevetine…