Biraz
sessizlik arıyorum, gönlümün hasretle yandığı anda çıkardığı feryadını
durduracak, arzularımın hırsımın sesini kesecek, birazcık huzur verecek bir
sessizlik arıyorum, bulamıyorum! Hayallerim, yarınlarım, yönünü şaşırmış
okyanusta alabora ile batmış durumda.
Nedir
bu hasret, ey gönlüm? Nedir bu arzularım, hırsım, hırsınız bitmek bilmeyen
istekleriniz yeter kesin sesinizi! Artık ömrümde tertemiz bembeyaz bir sayfa
açmak istiyorum bırakın peşimi, yakamdan çekin elinizi… Coşkun olmayan beni
ısıtmayan baharlar sizde çekin gidin dünyamda, beni sımsıcak ısıtacak baharlar
gelsin istiyorum. Ruhumu çok sıktınız az ruhuma ferahlık getirecek, Rahman doğru
gidiyorum, sıkıyorsa sizlerde gelin gelemezsiniz size orada yer yok…
Ayet
ayet ruhuma huzur doldurmaya, secde ile huzurla dolmaya gidiyorum… Sözlerin gönlü
okşadığı, gülümseme ile gönüllerin coştuğu, dua ile yardımın çaresizliğin o
anda bittiği umutsuzluğun olmadığı, hayal kırıklığının yaşanmayacağı Rahmana
gidiyorum…
Ey
efkâr, isyan, hasret… Artık yanıma uğramak size haram. Bedenime ruhuma gönlüme
damla damla merhamet ile huzurun üful üful estiği, iklime gidiyorum.
Anlamsızlığı,
anlamsız anları, düşleri, hisleri karalayarak, üşüyen düşlerimi, hayallerimi
yarın olmayan yarınsız ’lığımı karalayarak gidiyorum, onlara umut ışığı
getirmek gülümsetmek için gidiyorum Rahman’a secde ile…
Mehmet
Aluç