Bilmediğim bir şehirde aşina bir kaldırımdan geçiyorum şimdi
Mevsim yaz,yürekte fasl-ı hazan....
Sahi
Seslensem duyar mısın sesimi?
Bak kaçıncı gidişleri saklıyorum avuçlarımda,
Sıkmaktan kanattı tırnaklarım ellerimi
Hala özgür bırakmayacak mısın vedalarını?
Çok
kızardın değil mi uzun tırnaklarıma,
Oysa
bayılırdın ellerimin yumuşaklığına
Yüzünde
eserdi bir garip kıskançlık bulutu
Ve
ben zevk alırdım seni sinirlendirmekten...
Sek
bir öpüş isterdin dudaklarımdan
Kimi
zaman ellerin
Kimi
zaman bileğin tersi peçete olurdu kırmızı boyalarıma
Ben
içten içe gülerdim hep sana
O
ağır duruşunun ardından
Bayılırdın
aslında çocukça şımarıklıklarıma
Sen susardın
Ben şakırdım durmaksızın inadına
Anlatılmaz bir haz olurdu bende suskunluğun…
Olağanüstü
olmasa da
Bir
gayret gizlemek isterdin gözüne ilişen çakmakları
Ben
yanardım o ateşle
Yine
renk vermezdim...
Hadi
Bir şimşek yolla senden
Kendimi bulayım yeniden....
Tırnaklarım
yine uzun
Frence
moda olduğundan beri
Kırmızıya
boyamadım hiç
Belki
hatırlattığından daha çok seni
Dudağımı
da kırmızı yapmıyorum gittiğinden beri
Pembenin
tonları dolaşır üzerinde
Hayallerin
renginden olmasından kim bilir...
Kara
bir ömrü kefen biçsen de bana
Dokunamadın
işte hayallerime
Tek
buluştuğumuz noktaydı
Papatyalar
Ve
Hala
bir demet sunan çıkmadı senden sonra…
Canan Korkmaz / İZMİR
Yazarın
Önceki Yazısı