Zaman pusu
kuruyor gönlümün mihrabına
Vakit var deme bana, gözlerine geleyim
Kirpiğinden süzülüp aktığımı bileyim
Gitme vakti gelince kapıyı göster bana
Bu tılsım bozulmasın göz değmesin bu an’a
Zaman pusu kuruyor gönlümün mihrabına
Bir öykünün içinden kapıldık serabına
Gökyüzünde
süzülen turnalardan medet yâr!
Kimsesiz gecelere dönüp çaput bağladım
Gökte yıldızlar kaydı, ben mehtapla ağladım
Bir gidişin ardından uzaklara takıldım
Bazen İbrahim gibi ateşlerde yakıldım
Gökyüzünde süzülen turnalardan medet yâr
Talan olan yüreğin, ne dost bana, ne ağyar...
Hüzün
yastık altında her gece beni bekler
Yorganımda ayaz var, gözlerimde yaş ile
Üzerime gelirler susarım telaş ile
Kimse görmesin beni, almışım ben payemi
Bir duanın içine gömdüm tüm sermayemi
Hüzün yastık altında her gece beni bekler
Gözümdeki muştuyu bekleyecek bebekler
Sol
yanımdaki saat tık tık sesiyle her an
Ne tarafa dönersem sanki kalbimi arar
Yüreğimi bir korku, içimi hüzün sarar
‘’Seni" anarken her an gözlerime nem düşer
Bütün gelinciklerin üstüne şebnem düşer
Sol yanımdaki saat tık tık sesiyle her an
İçimdedir vaveyla! Dayan yüreğim dayan!..
Sündüs ARSLAN AKÇA