....
Yıkık bir pencerenin kıyısından
Güzel bir çerçeveden
El sallıyor yarınsızlık
Ve bir tebessüm acının
Uçsuz kıyısından.
I.
Kaparsam gözlerimi
Bir daha açamam biliyorum
Ve gecemde ıssız bir gece
Kaybolmuş
Korkak ve yarınsız
Hayallerini sırtında taşıyan
şair
Hiç sevilmemiş yüreği
Hisleri ve geceleri.
II.
Bir demli çay içimlik anı
Ve masada bıraktığı yürek
payı
Gizemli bir sabahın ilk
ışıklarında uyanacaktı
Hani demişti ya
Aklında yokken ayrılık
Bedbaht eylenmiş kırık kalbim
Eksilmişken ruhu ruhumdan
Kimselerden yoksun
Ve de bir başıma
Yolcusu benim.
III.
Eski bir türkü çalar kahvede
Avlular mümin dolu
Hüseyin amca yarından umutsuz
Hatçe kadın günahkâr
Yağmura inat bir ıslık
dilimde
Ne geçer aklımdan?
Cevapsız…
Kurak topraklar
Titreyen bir sokak lambasının
ışığında
Susmuş tüm insanlar
Bizim buralar çok sessiz.
IV.
Kaybolmuş
Üstelik cepleri kum dolu
Ellerinden çekilmiş ellerinle
Avuçlarımı kanatırcasına
sıkıyorum
En son ellerine değdi diye.
Sustu güneş
Ardından ölüm
Dur!
Dur, daha vakti değil!
Saatim durmuş
Kelepçe diye geçirdiğin
bileğimde
Yelkovandan habersiz akrep
Belki bir gün beni de tutsak
eder
Saniyelerin içine habersiz.
V.
Bu gidiş
Kızıl bir gidiş
Ardında hüzün bırakan bir
şiir
Maviye uzak
Siyaha biraz daha yakın.
Ölüm gelmiş sonunda
Alıp götürmüş bizden
Seni
Beni
Bizi….
Ölüme şiir yazamazdık ya...
Servet Tuğluk- Temmuz 2015