Galip gelen fırtınalar paye verdi:

İklimsiz hırkama sığındığım diğer yanım

Ve kırık kanadım ile ahkâm kesmeye kalktım da ne oldu

Neye yaradı kıramadığım zincirlerim…

 

Bir rötuştu altı üstü:

Kaş göz bir de kara kalem.

Sona ramak kala değmedi inan ki;

Reva gördüğün ve tekelinde kısık bir kahkahanın

Devingen ruhu şu muhalif kaderin.

 

Sondu ya da başı filmin:

Her bir karede kavuşamayan âşıklar,

Demli yalnızlıklar bir de öngörüsü ahvalin.

Hükümranlığında sefil dirayetsizlik mademki

Ahkâm kesilen üç beş tümce,

Kırık da olsa şu dağınık benliğim.

Kılı kırk yardım da ne oldu, söyle

Ve durma asla hele ki etmesen de tenezzül.

 

Sarmalı gök kubbenin,

Hani hengâme bellediğim sarnıcında nükseden

Anlık bir düş kıyımı

Gölgelere kıyıp da ellerimle öldürdüğüm

Sessizliğimin mecalsiz rengi:

Bir kıtada saklı yalnızlık,

Haznesi yitik.

 

Üretken üzüncü yüklenmiş,

Ağır aksak bir yadsımazlıkla indirdiğim kepenkleri

Gönül yakamın.

Hutbelere sığınan kırık ve devrik tümceler,

An’ı yok sayan o hicap yüklü bekleyişe gömdüğüm,

Kıvrak ve yayvan seğirtisi öbek öbek

 

Tadı, revnak bir gölge:

Kıstırılmış nüktedan seyri belki de uzanan gök kubbeye,

Yalıtılmış mizacın nirengi noktası tüm kaygan zemini

Yürünür kılan kayıp bir yörüngede saklı bilinmezliğim.

Hayatın cilvesi, demek kadar yeknesak o tedirgin kayıtsızlığımın

Ucube yenilgisi.

Muğlâk bir resimde gizli;

Hani renklerin solduğu ve yüreğin havalandığı.

 

Saklı yarım kalmışlık sağanak bildiğim mecranın

En derinine yığıp da sakındığım,

Bazen saklandığım.

Kırık niyazımın son deminde, savruk bir şarkı tadında,

Gündönümü belki de; tüm mecalsizliğimi,

Tek kalemde bertaraf eden.

Yengisi, sezgisi hele ki o bitimsiz hasreti de saydım mı,

Sor ne haldeyim…

 

Gömütü hicran,

Nazı niyazı, dolu bir kalbin nakşı,

Biraz savruk hatta alabildiğine kalender

Bir terennüme sızmışken şu garip benlik

Biraz da ikrar mı ne,

Soluduğum tümceyi en derine tıkıştıran:

Hicap yüklü kapanmaz o yara,

Islığında saklı belki de adsız yarınların tınısı.

Gölgede nakşeden beyhude bir kelam benimki:

Teferruattan ibaret onca imge,

Tutkunun adı ise aşk,

Varsın devinsin yürek.

 

Tanımsızım hele ki için için kanayan o sızım

Kadar derviş bir gönül mademki meşk eden,

Varsın kaybolayım kalabalıkların nezdinde.

Tükenen haddinden fazla,

Biraz türeten günden güne acıyı,

Elem denen kim bilir hangi makamsa,

Söz, söylemem adını bir daha.

 

Anlık teamüllerin iz sürdüğü,

Devinimi soluk yüreklerin köz yetileri:

Mademki riayet edilesi tahakkümlerin gölgesini

Sığınak belledim,

Sanır mısın lehçesi tedirgin o muğlâk düşlerin.

 

Hicranı bellemiş ne çok safsata

Ve devrik gönlün niyazı kadar ertesiz bir yarında

Ne varsa yarım kalan.

Sazı, sözü hele ki neşe yüklü miracı

Hutbelere sığdırdığın yüreğin heyula sessizliği:

İzlek bildiğim rahvan gökyüzüne

Ellerimle dizdiğim her bir yıldızda saklı

O savruk namesi kadar yürek burkan

Bir nebze de olsa gölgelenen güneşin

Sıcağı kadar yüreğe nakşeden.

 

Hürmet bildim bileli sevgiyi

Ve gömdüğümden beri dünleri:

Hanidir soluk ve kırık bir gök kubbeyi hicret bilmişim.

Sanır mısın ki tevafuk değildir gönlün reçetesi:

An’a sarılı gün, dünden ayrık bir gölge

Yarına meyleden bir garibin sığınak bellediği

O gizemli yürek sesi;

Satırlara hibe ettiğim pervasızlığı

Aşk bildiğim gömütün,

Bir an bile ayrı kalamadığım.

 

Kayıp bir şehrin kabadayısıydı kor yalnızlık

Ve mecalsiz bir beldenin sınır dışı edilmiş

Son kurbanı:

Gönlü geniş, ömrü engin bir yok oluş kadar

Sıradan bir serzeniş belki de:

Hükümranlığında kaderin

Devingen ruhun mağdur tınısında saklı o hezeyan:

Gönle pelesenk olmuş bir tüketimin ahenksiz tınısı,

Hele ki türemiş acıların buruk tadında gizli

Bir öfke kadar öldürücü belki de.

Ne de olsa son nota şarkının niyazı sığmaz iken

Yere göğe.

 

( Tanım/sızım... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 23.11.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu