Kıvılcım ne de can yakıcı bir isim...
Tutuşturucu, kül edici ve kendine ram edici...
Bir değdi mi kalbinize o kıvılcım, bir sıçradı mı üstünüze imkanı yoktu sönmenizin. Su kâr etmezdi, rüzgar çare olmazdı. Bırakın içinize düşen o ateşin sönmesini tam tersine artmasına bile sebep olabilirdi.
Kıvılcım ne de yangın çıkartıcı bir isim, ne de başa buyruk, ne de tehlikeli...
Oysa tehlikeyi severim.
Sen kıvılcım oldun bana, ben sana bir tutam kuru ot oldum.
Yangına çevirdin beni, küle...
Döndüm bülbülün kanıyla ala bürünen güle!
Tutuştum kaldım sana, yandım kaldım.
Sahi bundan sonra adın Kıvılcım olsun bende, saklı dursun öyle! Kimseler bilmesin seni, tanımasın. Kıvılcım diyorum sana! Kabul mü? Hem göndermede bulunurum sana, yüreğimi yaktığın için. Sen Kıvılcım ol bana bütün dünyayı yakayım sana! Ne de iddialıyım sana, ne de baskın, ne de şaşkın.. Bu aşk bende çok taşkın, adın bende çok aşkın... Sarıyorsun alev alev beni, yakıyorsun içimi dışımı. Aşkına yangın yangın büyüyorum. Tutuşuyorum sana yaka paça, yanıyorum sana baştan ayağa!
Sedefin içine düşen ilk yağmur damlası, kalbe düşen ilk sevda, toprağa düşen ilk cemre, sayfaya düşen ilk nokta... Hepsi de aşka işaret, hepsi de sevdaya delil! Gözde ben, sözde sen, özde biz... Ne diyeyim daha?
Kıvılcım ol bana, yanardağ olayım sana.
Damla ol bana, okyanus olayım sana.
Sen bana bir ol ben sana milyon olayım.
Sen bana bir öl ben sana milyon yaşayayım.
Bir kıvılcım yeter beni yakmaya, tutuşturup kül etmeye, kavurmaya, sonra savurmaya...
Sana barutum içim tıka basa...
Bir kıvılcım yeter beni patlatmaya...
Sana hazırım, tam tekmil...
Bir kıvılcım yeter bana, sana aşık olmaya...
Kıvılcımım, canım!
Ah be Kıvılcım!
Düşünsene ilk ateşi sen yakıyorsun, sen düşürüyorsun içime, beni yangına çevirecek olan ilk kıvılcımı sen çakıyorsun. İlk rüzgar sen oluyorsun ve üflüyorsun içimdeki ateşe, yangın bacayı sarıyor bende.
Nefesin bile yakıyor beni.
Bakışın...
Yakışın...
Gözlerin değince gözlerime, tutuşurum.
Ellerin değince ellerime, kalakalırım.
Yüreğin değince yüreğime, ölürüm.
Sana dayanamıyorum. Dudaklarım aşkına olan hasretle yarık yarık olmuş. Su istiyorum tuz veriyorsun. Acıma acı katıyorsun. Karık karık hüzün ekiyorum kalbime. Boy atsın içimde, filizlensin hüzün ağacı, çiçek açsın meyveye dursun.
Hani olsan var ya küçük dilimi yutarım sevincimden.
Aklımı alırsın başımdan.
Kalbimi oynatırsın yerinden.
Sen bana kıvılcım oldun ben sana yangın oluyorum.
Korkma bu yangın içsel bir yangın, kalpsel...
Sen az gel bana...
Bir damla yağmur yeter bana, bahar olurum sana.
Bir nokta mavi yeter bana, gökyüzü olurum sana.
Ben sana yüz binlerce milyonlarca fazlası olurum, sen bana bir olsan eğer!
Papatya ol ben sana, ben sana papatya tarlası olurum.
Sen gülümse, ben sana kahkaha olurum.
Sen bir damla gözyaşı dök, ben sana sağanak olurum.
Sen bir adım gel bana, ben sana sığınak olurum.
Böyleyim işte, seversem büyük severim.
"Yârin dudağından getirilmiş
Bir katre âlevdir bu karanfil" diyor ya Ahmet Haşim, bu aşkta senden getirilmiş ve yüreğime bırakılmış bir tutam alevdir. İçim yandığından bunu bildi.
Ah be Kıvılcım!
Bilsen sana nasıl da muhtacım.
Ege'de olmak başkadır benim için.
Sende olmak...
KAPTAN (Gürhan GÜRSES)