Alan; yer, mekân, mevzi olmakla; saha da denen bir çevre olmanın tanımıdır. Çevre; aşağı-yukarı; büyük-küçük; kısa-uzun, az-çok; birbiri olan ve zıttı olmak gibi süredurumlarıyla bir gerilimler alanıdır. Çevre ve alan etkisi birbiri olan, aynı şeydirler. Alanın bir etkisi olgu, olay ve akış ise diğer tür yüzünün yansıması da engel, kesikli, sınırlı sonlu devim etki olmaktı.
Her çevrenin ya da her alanın şeyler üzerine, iniş-çıkış; düz-eğri; sıcak-soğuk; korku-huzur; açlığınıza meyve, ruhunuza göl, dağ, deniz çayır çimen, orman vs. türü manzara oluş gibi türlü türlüce; birden bire ve topluca; hepsi bir arada olmakla boca etkili bir yansıması vardır. İşte üzerimize olan bu yaptıran durduran; olumlu olan olumsuz olan boca etkili yansımaya biz çevrenin alan etkisi diyoruz.
Alan etkisi sürekliliği; parçalı olmakla sosyal olanın alan etkisidir. Toplumsal olanın alan etkisidir. Ailenin alan etkisidir. Karşı cinsten olanın size olan alan etkisidir. Sokağın alan etkisidir. Park ve bahçelerin alan etkisidir. Denizin alan etkisidir. Hastane ve okulun alan etkisidir. Alış veriş merkezinin alan etkisidir. Bir restoranın alan etkisidir. Mevsimlerin ya da evrensel oluşlar gibi daha parçalı; kesikli sürekli alan etkilerine bölünürler. Genel olan durumun boyutları, böylece kesikli sürekli edilirler.
Böyle olunca alan etkisi; çevrenin alan içindeki belirlenmiş olan her bir devimli süreç noktalarının ya da süreç boyutlarının üzerine olan özel bağıntılı girişme durumdurlar. O çevredeki alanın atmosferik ruhsal, duygusal, fiziksel, kimyasal, elektriksel durumlarla (stres ve kaygı gibi) mekanik sel ve öznel vs. türce oluşuyla etkiyen bir eylemlik güçtür. Alan, içindeki şeylerle; şeyler de alan içindekileriyle girişirler ve etkileşirler. Bu kabil alan etkisinin büyüklüğü de kaçınılmazdır.
Bataklık, deniz, restoran türü her bir göreceli kısmilikler; kimi durumlarıyla çevreden izole olmakla kendi bağıntı ve ilişkinleriyle, kendi başlarına bir alan içi girişmesinin alan etkisidirler. Çevreden izole olsalar da sürekli olabilmek için çevreyle genel bağıntılıdırlar. Böyle sistemler kendi içlerinde kapalı, dıştan ise üstel etkiyle genel etkiye açıktırlar.
Çevrenin alan etkisi sizde ısınma gibi gevşemeye; korku gibi gerilmeye veya boy uzaması ya da boy kısalması gibi fiziksel değişmeli etkileriyle hem fiziksel durumdurlar. Hem de korku gibi öznel türden duygudurlar. Böylece çevre düşünce türü mana etkimelerine dönüşen yansımalarıyla; sizin girişen bağıntılarınıza, eylem selliğinize dönüşürler. Girişmeniz olurlar.
Kimleri kendisine yarışmacı rakibi, dengi ve benzeri olmakla ortak aldığı belli olmayan Mamon; kendi alan etkili mekânı olan kült merkezi içindeki arşını titretircesine öfkeyle bağırıyordu. "Çocuk edinmek ha... Kararlarında ortaklar edinmek ha... Mülkün sahibi olan o; size mülkü paylaştırırken siz yanında mıydınız?" diye heyheyleniyordu. Bu tekelci oluştan anlıyoruz ki devletleşen süreçler yeryüzüne doğru egemence tekil imparatorluklar olma dönemine doğru ufka yelken açmaktadırlar.
Aile tipi grup yaşamı sürü yaşamına dönüşen bir entegrasyondu. Sürü yaşamı öbekleşmekle, sürüden kopan salınımların özel bağıntılı totemi alan etkisi içine parçalanmasıydı.
Totem alan etkisi süreci totem meslekli üreten totem grup ilişkisine götürmüştü. Totem meslekli totem alan, totem mesleklerinin kullanım değerlerinin karşılıkla değişilmesi nedenle totem grupları birbiri arasında ilk kez temas ettirip totem alanlar entegrasyonlu "bileşik alan etkisine" dönüştürmüştü.
Bileşik alan etkisi her bir totem gruplardan ötürü, her birinin farklı totem mesleğini içermekle; farklı teknik teknolojik muktedirliği ile üretim aracı ve bilgi deneyim zenginlikleri olan parçalı lığın, kolektif mal, mülk ve servet sahipliğini içeriyordu.
Bu kolektif ortaklık, ön ittifakı kolektiflikteki entegrasyondu. Bu entegrasyon zamanla kurnaz Enkileri kişi sel sahiplikti yansımaların seçicileri haline getirdi.
Kolektif entegrasyon totem döneme göre ve ön ittifakın başlangıç dönemine göre çok değişmiş dönüşmüş olan süreciyle kişisel ve özel mal, mülk, teknik, teknolojili bilgi ve emek gücü sahipliğine parçalandı. Bu parçalanma özel mülk sahibi efendi sayısı kadarla çok olan birçok Mamonu ve mamondu iradenin meşrulaşma anlaşmalarını (kölenin efendiye biati olan köleci imanı) ortaya koymuştu.
Mal, mülk sahipliği özelinde bağıntı olan Mamon'du politeistlik; El'in beyti (yani Elbeyt olmakla El'in yeri, El'in yurdu, El'in evi, El'in kocalığı El Baal'i, ya da El'in kadınlığı olan El Baala'yı) oluşan bey, ensi, pateisi gibi en temel özel mülk sahipliği entegresini ortaya çıkardı. Köleler de damgalanıp, eline parmağına, yüzüne, anlına, koluna, bununa, başına vs. işaretleri konmakla işaretin sahibi olan El’in beyti, El’in sahipliğ olmakla El’e ait evin evciliydiler. Ehli beyttiler. Beytin evcili olan ehliydiler.
El beyt entegreli yapı lugal yöneticiler birliği içinde şehir ya da site devletlerine dönüştü. Site devletleri entegresi de imparatorluklarla evriminin en uç entegresi içinde olmakla başka bir boyut uzay zamanın içinde dönüştü. Bu süreç 100, 500, 1000, 2000 yıl gibi türlü süreler içinde olgunlaşma evrimlerini geçirmekle, günümüzdeki kimi kültürel, kimi ekonomik, kimi etnik ulus devletlerine parçalanmıştı. Bunlar asla kendi öncelerinin ayrısı ve sonralarının kendisi değildiler.
Parçalı bölüklü olup bir evrim aşamasıyla entegre olmak, entegrenin evrim aşamasıyla yeniden parçalı bölüklü ve yeniden entegre olma; akan sürecin yasasıydı. Her bir parçalı durum; başlangıç koşullarında belli bir karakter bağıyla bağlı olmak dışında, asla ne öncesinin ne sonrası olan birbirinin aynısı değildi. Bu bir; hem kendi kalmak, hem de kendi kalamamaktı.
Yine başlangıç koşulu gereği ayrı ayrı alan etkili ve ayrı ayrı süreçlerin bir araya gelmesiyle her bir entegrasyon bir öncekinin ve bir sonrasının aynısı değildi. Bunu bilimsel adı; yadsınmanın yadsınması ya da olumsuzlaşmanın; olumlanışıyla; yeniden ve başka bir düzeyin düzlemi içinde, başka şekilde olumsuzlaşmasıydı. Yani diyalektikti. Yani doğanın diliydi.
Süreç, yapının temeli olan başlangıç koşullarına en asgariden bağlı olmakla "köleci tabanlı" kapitalist ilişki ağına sahipti. Bundandır ki başlangıç koşulunu sağlama girişmesi yine sömüren, sömürülen ilişkisi olmakla ulus devletlerdi. Özel mülk sahipliği devlet içinde korunmakla adaleti, mülkün temeli yapan sistemdi!
Mamon; totem ve ilahi dönemlere ait olur sıfatlar içindeki mülk ortaklığını (ön ittifakı) reddediyordu. Süreç parçalı bölüklü özel bağıntı olmadı mı akmıyordu. Bu parçalı bölüklü süreçler de sosyal alan, toplumsal alan gibi entegrasyonlarla (birleşme, tevhitçe) olmalarıyla olgunlaşan daha üst seviye düzey düzlem ilişkili bağıntı oluşuyla yeni bir özne ruhla akış olup bu üst seviyede yeniden paraca kılınmaları ile kesikli sürekli oluşunun küllerinde zümrüdü Anka kuşu gibi doğuyordu.
İşte mamon da bir entegrasyon sonunda ortaya çıkan ayrı bir düzey düzlemdeki ilişki biçiminin mana anlamasıydı. Mamon ön ittifaklı entegrasyondan (sentezden) parçalı kesikli sürekli olmanın yeni mana anlayışıydı. Ön ittifakın parçalanan entegrasyonları üzerinde yeniden bambaşka bağıntıların işlev sel durumlarıyla köleci düzene doğru evirilmenin birçok Mamonlarına dönüşüyordu.
Her bir mamon kolektifin bilgi, deneyim ve servet gücünden koparılan parçalardı. Her bir mamon ön ittifakın genel yararı olan ortaklığına karşı (kolektif olmasına karşı), ortaklığın parçalanmasıyla kişisel mal mülk sahipliği olmanın mamon olurla meşrulaşmasıydı. Bu parçalı oluş, Mamon entegrasyonunu; Marduk, Aton, Attis, Yehova üzerinde kaçınılmazla çoklukta tekliğin mana anlayışını zorunlu kılacaktı
Parçalar entegrasyon olmaktan; entegrasyonlarda her bir parçalı sürekli durumla bulunmanın anıl yazısı olmaktan kurtulamıyordular. Ön ittifakın kolektif entegrasyonu olan mal, mülk ve servet gücü; kişisel hırs ve tamahın güç yeterliği kadarla olan parçalı durumlara dönüşmeye başlamıştı.
Bu parçalı durumlar özel mal mülk ve rızk sahipliğinin mamon iradeli meşrulaşmalarına dönüyordu. Köleci sürecin başlangıcındaki Mamonlar her ortamdaki kendi kişilerine mal mülk verirken İbrahim’in, İbrahim’in babası Tarah’ın ya da İbrahim’in dayısı olan Laban’ın terafimi veya Nemrudun, firavunun ayrı ayrı koruyucu ve mülk dağıtıcısı olmalarının politeisttik mamonuydular.
Mamon “rakip", "muktedirlik", "güç yeterlik"; "gücü paylaşamamak" gibi kendi sorunsal mücadele içinde oluşlarını, ele almakla; "mülk benim. Ben mülkümden dilediğime dilediğim kadarla verdim. Dilemediğim kulumu da maldan mülkten yoksun kıldım" demesiyle, böylesine yüksek sesle konuştuğu ve kime kimlerle didiştiği belli olmayan Mamon; yaptığı işin önünü ve sonunu hiç hesaplamamıştı.