Al-allı, alyanaklı ve ayyüzlü, aya abanmış alem, abartısız;
Aksa da akmasa da duygular yaylasının nehri olmuş kıpırtısız.
Ağarsa akşam gurubu, kararsa sabah şafağı ve arasında ne varsa,
Ağdırsa, zorlasa, bunalsa, kendini mahvetse,
Altıda bir üstü de.. Ayazlı diyarın alevden katları hayatsız…

Bu yayla ki…..

Bin dolan gönüllerin bin bir sevdalı temennisi,
Bir kalan milyarların kaynaştığı duyarsızlığın sitemli iniltisi.
Binbir solan duyguların zemheri ayazında üşümesi..

Bindiği kuşamlı küheylanın ket kabuletmez kıvamında,
Beyaz köpükten gümüş yelesini okşamaktan hazlanarak, acelesinden hızlanarak,
Basık, tavansız arzularından nazlanarak; birazda umarsızlanarak,
Bir durdu, bir kondu; bir sürdü, bir yürüdü; kıpraşsız ufku heyecan bürüdü…
Bu irtifalı duygular yaylasının tek mevsimlik baharında,
Bin yıl ömürlü, Sultan Süleyman kadar olmasa da, kelebekten ömürlüydü.

Öyle ola ki….

Bin dolan, gönüllerin bin bir sevdalı temennisi,
Bir kalan, milyarların kaynaştığı duyarsızlığın sitemli iniltisi.
Binbir solan duyguların zemheri ayazında üşümesi..

Canın can cananlığında canevinden cevval cesaretli cümbüşten,
Ciğerini zemheri yorgunu yılların ahestesinden, kavruluş bestesinden,
Cefasına katlanıp, sefasından atlayıp, uzunca soluklayıp,
Cakalı bir edayla duygularına selam durdurdu, duygu yaylasının beyine.
Camdan nazik, sudan aziz, ekmek ve tuzdan leziz, ömür konuğunca benzersiz,
Cemrenin düşmesinden habersiz duygular yaylasının tek mevsimlik baharında,
Ceryana tutula yazdı nazenin bedeninin sarmalanmış sevdasında…

Sonunda bula ki….

Bin dolan, gönüllerin bin bir sevdalı temennisi,
Bir kalan, milyarların kaynaştığı duyarsızlığın sitemli iniltisi.
Binbir solan duyguların zemheri ayazında üşümesi..

Duygular denizinin dibinden derine, deliksiz derlenmiş detayda,
Duygular gölüne bir dolanma yollanır, yolcusuz, sessiz sedasız.
Duygular kampının gönül dağına, görünmeyen yaylalar yayılmışlar…
Duygular köprüsünün aşksız divaneleri, divandan koğulmuşlar…
Duygular meclisinin fersiz fanileri, fermandan yazılmışlar…
Duygular bahçesinin otlağında ahular, kurbandan sayılmışlar…
Duygular festivalini fessiz, frensiz, fesleğensiz, fesihsiz açmışlar…
Duygular, ah duygular! En iyi duygu, ölü duygudur şartını koymuşlar…

S. Edip Yörükoğlu

( Duygular Yaylası başlıklı yazı s.-edip-yoru tarafından 13.03.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.