Hilalin her dem dolunaya akıp giden yolculuğunun ara duraklarından yarımay molasının kahve soluklamasında, baharla halleşirken lale servis yapar. Safbaharın şık servisbaşı laledir. Adını söylerken dili damakla iki defa tatlı bir şekilde buluşturur lale. Sonrasında farkında olmadan insanın içine hoş bir yutkunma yayar bahar tazeliğinde.

Lale gizemli güzelliğin süzülmüşlüğüyle, utangaç masumluğun nazenin çerçevesinde taç yapraklarını tamamen açmaz. Günün farklı zamanlarında, farklı taç yapraklarının açılmışlığında bile; bir şeyleri saklamanın goncalığı kendine özgü gizemdedir.

Utangaç ama nazenin, görkemli ama mütevazı duruşuyla lale, bahar çiylerinin sabah serinliğini yaprağına iliştirmenin hazzını tattırır herkese. Beyaz lalenin seyirlik keyfine, kırmızısının sevilmekliği, sarısına koklanmanın rehaveti eklendiğinde muhteşem geçmişin asaleti yapraklarında süzülür.

Osmanlı Türkçesinde; “lale”yi oluşturan harflerle “hilal” kelimesinin harfleri aynıdır. Lale kelimesinin sonuna ilişen “he” harfini söylerken boşalan nefes, insan içindeki bahar tazeliğinin açığa çıkmasıdır.

Aynı mantıkla, “hilal”in ilk harfi, “he”yi hecelerken, hür vatan toprağındaki yağmur sonrası insan içini rahatlatan özgüven sezilir. Kırmızı ve beyaz lale renkleri; bayrak allığında, hilal aklığıyla bembeyaz yıldız taçlanmışlığının mavi sonsuzlukla bütünleşmesi, seyredenlere geçmiş ve gelecek muştuları fısıldar.

Ebced hesabıyla yazılımı dört harften meydana gelen lale ve hilal aynı rakamı verir. Hatta “Allah” kelimesi de aynı rakamı verir. Güzellikle doğallığın bahar tazeliğinin sembolü laleyle, aynı harflerin farklı versiyonu bağımsızlığın coşku doruğu hilale uzanan zarif çizginin şahikalığında bulunan Allah kelimelerinin aynı rakamı göstermesi; üç güzellemenin ahengini resmeder.

İnsanın üç güzellemeyle ulaşacağı uç güzellikler; iç dünyasını erdemlere, dış dünyasını ise esenliklere vardıracaktır. Güzel ve iyi insan olunacaktır.

İyi insanlar sırları hiç kalkmamış aynalar gibidir. Karşısındaki nesneyi net ve hoş gösteren aynalarcasına, iyi insan yüreğinin yansıması hoşçadır. Karşılıklı iyi dileklerin şıkbahar meltemleri gibi, kişilerin yüreğinde mayalanmasıyla bilinmeyen güzelliklerin kapıları farkında olmadan aralanır. Ve bu güzelliklerden fırlayıveren hoşluklar, engelsiz göklerde pike yapan güvercinler gibi müjdelerle insanlara dönüş yaparlar.

Baharla her tarafı süsleyen laleler, nazenin sevimleşmişliğin şiir yüklü gönülleriyle şıkbaharları yaşatan insanları hatırlatır. Menekşeler de çok farklı bir dünyanın gizemli meltem fısıldayışlarıyla lalelerle hep halleşir dururlar.

Çiçekler, mevsimlerin canlılık göstergesi coşku belirtisidir. Mevsimlerin en güzel açılımıdır. Mevsimler baharı, bahar ise çiçeği sever. Çiçek seven insanı daha çok sever. İnsanı seven şiiri daha bir sever. Şiir; ruhu okşayan bir yaşam pınarı gibi, gençlik pınarı gibi, heyecan katan bir terennüm…

Minicik çocukların baharlarda, oyun sonrası al yanaklarının allığını artıran masumiyet saflığını tattıran hayat fısıltıları, üç güzelleme enerjisiyle katlanarak canlılık verir şiir okuyanına. Yazanına. Sevenine. İlgilenenine.

Çiçek ve şiir coşkusu devam ediyor. Güller gülüyor ve güzelliklere davet ediyor. Güllerle gündemsiz ve günübirliksiz gülmeye buyurmaz mısınız?

S. Edip Yörükoğlu/Ömürkonuğu
( Üç Güzellemenin Ahenginin Resmi başlıklı yazı s.-edip-yoru tarafından 31.05.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu