Kıyamet Melekleri Yeryüzüne
İnmeden
Sabahın seher vaktinde güneşimiz
doğmaz, karanlıklar bizi boğar. Zalim zulmü ile önüne geleni zulmü ile yıkar
parçalar, şimdi ben elimi nasıl uzatayım kardeşime, elim bu gönlüme yetişmezken…
Dilimi nasıl hak sözün güzelliğiyle sarayım,
tüm bedenimle çare varken çaresizliğe kapı açanlara engel olmayan bizlerin
çaresizliğine bakarak, bir çare olamamanın ıstırabını da koynuma alarak,
kendimi bedenimle hangi dağın hangi yamacına terk edilmişliğe bırakayım da
kurtulayım bu garip ıstıraptan elemden kederden! Kabul eder mi bu perişanlığımla beni dağın
ovanın etekleri kim ister beni bizi kendi yamacında, sızlanmaması gereken bizleri?
Oysa yamacında zalime imanıyla kükreyen yiğitleri barındıran bu yamaçlar ovalar,
bizlerden fazla sızlamaz mı? Uzun uzun düşünmek gerek ama tek başına değil,
birlikte omuzu omuza fikirlerin genişliğinde, oturup uzun uzun düşünmek güzel
olana erişmek için sancıları yere yatırmak, çaresini gönüllerimizde bulmak
gerekir. Egolarımızı arzularımızı benliğimizi çiğnemek, ayakaltına almak bütün
dünyadaki zalimlerin zulümlerini, bir
çırpıda ezip geçmek ezmek için birlikteliğimize ihtiyacımız var. Sancılar ancak
el ele olunca gönül gönüle yürüyünce azalır biter yok olur.
Kıyamet melekleri yeryüzüne inmeden, dünyayı bir kıyamet havasında yok eden bu zalimleri, aynı kıyamet esintileri içinde yok etmek bizim görevimiz, böylesine tekerlekli sandalyeye mahkûm insanlar gibi yaşayarak bu zulme seyirci kalmamız, bizimde yarın yokluk içinde, zalimin kıyamet senaryosu içinde yok olarak gitmemize sebebiyet verecektir. Dünyamızın enkaz haline gelmesine seyirci kalmamız, kendimizin de bu enkaz altında kalmamıza fırsat verecektir. Her gün bu kâbusları yaşamak bize bir şeyler kazandırmayacaktır yok oluşumuzdan başka, bir defa kâbus görelim el ele gönül gönüle bu kâbusu yıkmak için harekete geçmedikten sonra, bizlerin kalkarak doğrulması mümkün olmayacaktır.
Zalimlerin zulmünün bir vahşet, sözlerinin ise
bir yalan olduğunu sinelerine bir ok gibi saplayarak onları soluksuz bırakmak ta
bizlerin görevidir. Bir birimize güven vermek ve bu güveni tesis ederek,
birbirimize güvenmediğimiz müddetçe yıkılarak zalimin güçlenmesine sebebiyet
vererek, kendi yok oluşumuza kapı açarak, bizi yakınlaştırmaktan uzaklaştırarak
bize hiçbir fayda sağlamayacağı gibi bizi de zalimlerin ezerek yok etmesine
izin vermiş olacağız. Kâbusları ile hayatımızda dolaşan bu kâbus zihniyetli
zalimleri yıkmak için daha ne kadar bekleyeceğiz bilmem ama bir an önce Rabbim
yardımı ile dirilişimize kapılar açmak için yar ve yardımcımız olsun. Selam ve
dua ile.
Mehmet Aluç-Kul Mehmet