İşte bu ahlaksız olma tutumu öğretilmiş çaresizlik olmakla size yüklenen suçluluk psikolojisiydi. Sosyal alanın %95'inin ruh sağlığı probleminin olması nedendi? Bunca ahlaksızlığa sevk edilmeye karşın; öğretilmiş mamondu çaresizlikle yaşadığınız değer yargılarından ortaya çıkan çelişmelerdi ahlaksız oluşunuz. Öğretilmiş Mamon’du çaresizlikle; asal eksen olan ilahı ahlaklı tutumuna çağırma arasındaki fren ilişkileri nedenle yaşanan sukutu hayaller, vücudumuzda psiko somatik bozulmalar yapıyordu.
Mamon kendi mülk ilişkisini asıl eksen yaptıktan sonra, kendisinin mülk ilişkisine uygun söz ve eylem sel düşünce açılımlarıyla asal ekseni boğup görülmez bir uyku durumu haline getirdi. Bu uyku durumuna göre insan mülksüz lük nedenle köle olmuyor da, şeytana uymakla kötü oluyordu. Asıl insan şeytana uyan Mamon’un giderek artan ve daha girift olan artçılarını yaşıyordu.
Ortaklığın servetini Mamon’a kaptırılmakla, insanın; emek gücü, toplumsal gücü; üretim nesneleri olan üretim araçlarının, malın, bağın, bahçenin, tarla gibi mülklerin üzerinde kolektif sahiplikleri vardı. Kolektif sahiplik olan toplumsal güçlerini yitirmişlerdi. Toplumsal güçten olan; özellikle de sistemin bir parça hareketinin her hangi bir organizesi olan ürünlerden birisini üretmekle insanın toplumsal güce bağlılığı vardı. İnsan bu bağlılık içinde toplumsal güçle sağlama yaptığı kendi üretmesi dışında kalan her bir parça hareketten ötürü insan; sistemin sağlayışlarını tümden kendi başına üretemiyordu.
Toplumsal gücün bilgisinden, teknolojisinden ve özel mülkiyet yoluyla gayrimenkul ayağından yoksun olan insan; üretemiyor ne yapacağını bilemiyordu. Bu nedenle her şeyi ile kendisine sağlama olan toplumsal boşluğun açtığı sağlayamama olan hol boşluk hareketi nedenle tekil insanın muhtaçlığı vardır. Toplumun sağlatan olduğu hol boşluğunun içi özel mülkiyet oluşla; efendi kişiler sahipliğine verilmekle, boşluk holleri zaten kişileri imli ya da imajinel davrandırandı.
İşte insan içte ego yönelimiyle, dışta da bu özel mülkiyetçi ilişkili denge biçimine göre davranıyordu. Buraya kadar bilinmeyen yoktu. Doğa da karga bile elindekini kimseye kaptırmıyordu. Rüzgârdan eğilen ağaç, geri eski durumuna doğruluyordu. Bu bağlamla doğada bile direnç meşru ve doğruydu.
İnsanın dıştaki davranışı mülk sahipliği olan ilişki biçimine göre beliriyordu. İşte Mamon’un bilmediği, ya da bilip te gözde sakladığı kısım burasıydı. Mamon’un kendisinin ilişki tipi kıldığı bu mülk edindirme biçimine göre Mamon, kendi söylediği sözlerinin etkisini artırmak için öğütçü konuşacaktı.
Mamon takdire göre olur sözlerinin insanlar tarafından ne dereceye kadar yerine getirilip getirilmez olduğunu anlamak için ortaya test cümleleri koyuyordu. Karşısındaki kişi de Mamon’un bu söylemini şaşkınlıkla uhrevi bir havaya büründürüyordu. Söz gelimi Mamon; “hanginizin daha güzel davranır olacağını sınamak için ölümü ve hayatı yarattım” dedi. Kişiler de bu test cümlesine göre davranır oldu.
Böylece insanlar kendi yoksulluğunun, kendi muhtaç yoksunluğunun belirlemesiyle davranmıyorlar da; sanki insanları kendisi öyle yaratmamış ta; sanki insanlar kafalarına göre akıllarına ne zaman ne eserse öyle davranır oldukları için insan davranışı sanki bilinemezdi!
Hâlbuki uzatılan ota devenin; havaya atılan yeme tavukların; nasıl davranacağını bilen çocuk dahi; deveyi, tavuğu yakalamak için ne yapacağını biliyordu. Kaldı ki onu yaratan Mamon bunu bilmesindi. Atalarımız ne der; deveyi yardan uçuran bir tutum ottur. Sonucu önceden belli bir şeyi niye sınasın ki?
Bu söz bu evrenden haberi olmayan Mamon’un söylemidir. Haydi, Dünya insanın nasıl davranacağını sınamak için insan tutumu hayata ve ölüme göre yaratıldı. Üzerinde hayatı taşımayan, sonsuz kabilde dünyalar ve sonsuz güneşler ne için yaratılmıştı? Bu sözde Mamon’un “hanginizin daha güzel” derken ki, kastı; birbirine göre olur insanlardır. Pekiyi Mamon düzenine göre olmayan hayvanların hayatı ve ölümü niye vardır?
Dedik ya bu sözler evrene, çevreye, dünyaya göre olur yaklaşımlarıyla söylenmemişti. Özel mülkün ihya ve ihsası için söylenmişlerdi. Böyle olmakla söyledikleri mülkü olanın mülkünü esas alan adaletti. Mülk için olan adalet, köleye göre adalet değildi. “Bu ne biçim adalet” diyen kölenin mülke tasallutu da köleye göre adaletti. Kölenin davranışı da bu adalete göre olmayacaktı. Çelişki tam da buradaydı. Mamon’un görülmesini istemediği de, buydu. Bu nedenle Mamon görmez gelişine, “sınama” diyordu.
Ön ittifaklar, kendi sahipliği içine üreten ilişkilerin kolektif ortaklık sahipliğini de katmasıyla kendi toplumsa gücünü oluşturmuşlardı. Toplum sal güç kolektif sahiplikti. Toplumsal güç kolektif sahiplikle ancak ortaya konabilir üreten ilişkiydi. Ortaya konan toplumsal güç buydu.
Birileri ortaya konan kolektif sahiplik olan toplum sal gücün üzerine oturdu. Bu oturmaya karşı gerekli direnç gösterilmedi. Üstelik bu gaspa tevekkülle boyun eğmenin imanı ve tazimi ortaya kondu. Elinizin altında olanlar, şimdi elinizden çıkmıştı. Şimdi elden gidenler de, en çok istediğiniz şeyler olmuştu.
Çok isteyip te bir türlü elde edemediğiniz şeyleri, rüyada görüp, elde ediyordunuz. Ayıklıkta aynı şey daha meyuslukla devam ediyordu. Uyanıkken rüya da göremezdiniz. Uyanıklığın rüyası; gazoz akan ırmaklarıyla ve çikolata veren ağaçları ile cennetti. İşte bu öğretinin bezemecileri olan öğreti ideologları da konu başındaki sözün sahibi gibi olan vaizce lümpenlerdi.