MERHABA GÜL
Gözlerinin pırıltısına bakamadan o mis gibi kokun içime sindi. İbrikle dökülen soğuk sudan abdestimi alırken, sabah namazının ayazında yakaladım huşuyu. Ezanın minareden yankılanan sesi, senin gül kokunla bütünleşti. Gözyaşlarım şiire dönüşürken Rabbim kokunu şiirleştirdi. Harf harf gülümseyişini işledim kâğıdıma. Selâm gül! Bir avuç neşeni topla gel ve benim için bir kez gül.
Dilimin ilk hecesinde, bir inşirah serinliğiyle kokunu özledim. Tomurcuk duruşundaki katmer katmer açılışını seyretti gözlerim ve rengin ile kızıla boyandı düşlerim. Tevekkülsüz olmuyor bülbülün güle olan aşkı. Duam sana tutunsun ve dinsin bu gözyaşı. Saf bir sevda yudumlayıp gül kokunla yücelsin kelimelerim. Gül saatlerinin verimini yaşasın tomurcuk gibi çocuklar. Yolum belli, yönüm belli ve gülün kokusunda mest olan muştuyla yüzüm gülmeli. Kokunla, sevdanla, ömrüme ömür katan masalsı ruhunla yürekten bir: ‘Merhaba!’ Merhaba gül, merhaba!