Mamon üzerinde yapılan çevrimle izahı edilen şey köleci sistem öncesini unutturmaktı. Köleci sistem öncesini, “sisler” içinde bırakmaktı. Şimdiye kadar ne totem dönemde ne ilahi dönemde ne de daha önce hiç ortalıkta olmayan Mamon; böylece kendi mülk sahipliğini her şeyin önüne koyacaktı. Mamon, tüm ola gelen süreci kendisiyle başlatacaktı. Kendisi meşru oluş ve meşru söyleyişti.
Bay erki her şeyin ilk öncesi olan Mamon'dan el almakla meşruiyet kazanır. Aslında Mamon'la birlikte her şeyin en başına konan mana "özel mülk sahipliği öğretisidir (ideolojisidir).
Hâlbuki Mamon ön ittifakı ortaklığının karşısında olmakla ön ittifakın mülküne benim diyen bay erki olacaktı. Mamon, bey erki türü, sahiplerinin sesi ve sahiplerin sahipliğinin meşru mana anlamasıdır.
Mamon, her şeyin ilki ve başlangıcı olmakla lafzı (ağzı) ön ittifaka dönük her tür bilgi, deney, tecrübe, mantık olmanın donanımıyla konuşmaktadır.
Aslında bu konuşma Mamon tarafından hem keenlem yekün sayılmıştı. Hem de tam bu nedenle olmayanın yerinde sanki biri varmış gibi sanki biri olanın karşıtını söylermiş gibi olmanın şüphelerine sebep olur. Mamon sisler gerisinde bıraktığı mana anlamasının, karanlık madde etkisini hep ortaya koymuştur.
Diğer yanıyla her şeyi bilir olan Mamon'un ön ittifakın gelişmiş olan son dönemine dair olmanın ötesinde geçmişin insan kavramını dahi hiç bilmemektedir. Mamon, adet olduğu üzere insana, insan diyordu. Ve kendisine göre insana "kul" demenin tanımıyla yola çıktı. İnsan tabirini; çeşitli sözcüklerle köleci öğretiyi pekiştirecek olmanın kendisine göre olan söylemleri içinde kullanıyordu.
İnsanın nisyan lığı (nesy olması), ön ittifakı süreçle insan olmasını ve ön ittifakı müktesebatla bilincini unutur olması nedenle nesy olmuştur. Çünkü insan köleci mülk sahipliği ve mülkten yoksunluk içine geçmekle köle olmuştu. Köle de insan değildi. Köleciliğe karşı ön ittifaklı bilinç insana "ne olduğunu unutma" diyordu. Köleci sistem de “ben ne dersem sen osun isimleri sana ben öğrettim” diyordu.
İlerleyen süre içinde köleleşen insan Mamon öğretili insan tanımıyla artık ön ittifakın insanı olduğunu unutmuştu. Müthiş hafıza silim süreçleri başlamıştı. Dinler bunu ve Mamon kulluğunu öğretiyordu.
İnsanlığını hatırlamanın erdemiyle köleci sisteme direnç koyan insan bu mücadelesiyle insan yeniden olmayı mana ediyordu. Kul insan olmakla ön ittifaklı insan olma bilincini yitirmişti. Kulluk köleci sistem oluşun ön görüsüydü. Sistem ön ittifaklı nesy olan unutturmaya başlamakla inse başka şey diyecekti. Kürt sözcüğünün kar kurttan çıktı denmesi gibi kul olunan sistemde insana bambaşka şey diyecekti.
İnsan üns denen sözcükle insanın bir şeye yakın olduğu hatırlıyor da, neye yakın olduğu (ön ittifaklı deklarasyon imanına yakın olduğunu) hiç bilip! Söylemiyordu. İnsan ön ittifaklı maziyi unutmuştu.
Neyi unuttuysa, unutulan mazi yerine konan da yeni anlamdı! Köleci düzene göre insan kendisine verilen nimetleri unutmuştu. Oysa zaten Mamon’un nimet dediği şey kendisinindi. Ve insanın kendi emek ürünü olandı. İnsanın totem dönemden beri bin bir emek ve gayretleriyle sahibi olup; “MAL” “MÜLK” haline getirdiği emek ürünlerini, Mamon sahiplenmişti.
Ve güya Mamon ele geçirmelerini gerisin geri insana veriyordu. Mamon verilen nimeti “ size verdiğim nimetimi nasıl unutursunuz nankörler” diye insanın başına kakıyordu. Malı mülkü olmayan İLAH insanının işlerini düzenlerdi. “İlah yok. İlahınız benim” diyordu Mamon. “Ben de ben olanım” diyordu.
Oysa ilah ne mal mülk sahibiydi. Ne malı mülkü keyfine göre dağıtmıştı. İşte Mamon buna karşıydı. Buna karşı olduğu için Mamon ilah yok deyip mal mülk sahibi oluyordu. Hem malı mülkü istediği gibi istediği şekilde Mamon adaleti ile dağıtıyordu. İnsanlık gelecekte de sisteminin merkezine, Mamon adaletini; adalet oluşla alacaktı. Mamon adaleti de zenginliği ve yoksulluğu kader oluşla tanımaktı.
Mamon ilah adını silemeyecekti. Ama ilah sözcüğünün anlam içeriğini unutturacaktı. İlah sözcüğünün içeriğini kölesi sistemin öğretisi olmakla dolduracak bu anlamıyla da kendisine de İLAH diyecekti. “İlahınız Yehwe’yim ben” diyecekti. İlah olan Rab’ınızım” diyecekti.
Üns olan insan neye yakındı? Hayvandan çok Mamon'a yakındı. Çünkü Mamon onunla temas kuruyordu. Üns kendisine verilen Mamon nimetlerini unutsa da üns Mamon’un ruhundandı. Biliyor olmalısınız ki insan karşı totem grup ilahların çiftleşmesinden olan melez olmakla ilahların görünüş ve suretindendiler.
Mamon ruhundan olmak buydu. Hayvanlarda bu kabille Mamon'a yakın olmalarının mana özelliği yoktu. Ve Mamon kölelere rızk vermemekle; ilahların insanı doğurmasına karşın Mamon insanı doğurmamakla onları kendisinden ayrı tutar.
İnsan nereden geliyordu? İnsan bir yerde değildi ki, gelsindi. İnsanın varlığı bu yaşam şartlarıyla ile birlikte dünyadaydı. Dünyadan sonra insan; Dünya’da, Dünya’ya geliyordu. Ve değişen dönüşen bağıntı girişmeleriyle olan başlangıcın şartlarını, şimdisi içinde sürüyordu. Bu sürüş içinde insan som varlığı, totemi ve ön ittifakı süreçle kültürel mazi olmanın uygarlık tanımındaki, anlamıyla insan oldu.
Köleci sistemde insan kaderle (öncel belirlenimle-öncel oluştaki değişmezlikle) kul-köle oluyordu. Bu anlam egemen sistemin hilafına göre çok doğru bir şeydi. Çünkü kimin mal sahibi olup olmayacağı Mamon tarafından önceden belirlenmişti (kaderdi). Mal sahipleri bunu istiyordu. Ve bu öncel takdir (mal mülk sahipliği ve yoksunluğu) bu aşama içinde sonsuza kadar değişmez olmakla kadimlikti.