Karanlığın dahi
cesaret edip giremediği sokaklarda,
Sırf ben adımlıyorum
diye, ayın doğmayı unutması.
Reva mıdır, yüreğimin
böyle kanaması.
Oysa sonbahara gebe
bir yaz akşamında tanıdım seni.
Yüzün güneşe dönüktü,
hüznün yakıyordu canımı!
Müebbet yemiş bir mahkûm
gibiydim.
Cezam hiç
bitmeyecekmiş gibi…
Daha ilkbaharında
ömrümün,
Kana bulanmış sevinç
çığlıklarım içinde.
Aşka dur deyip, hüznü
kucakladım.
Tadına varana denk
yaşadım.
Yıllardır kaçtığım
hüznü.
Sararmış yaprakların
arasında,
Taze bir güle rastlama
çabası,
Eylül hazanında yaz
sıcaklığını aramak.
Nasıl beyhudeyse,
Öylesine anlamsız gelmeyeceğin
geleceği hayra yormak,
Yıllar eskimeye yüz
tutarken,
Ben hala sabahına
uyandığım günü,
Şükür secdesiyle
süslüyorum.
Seni bana getirecek
sanıyorum.
Ne acınası bir hal ki,
Hala medet umuyorum
günlerden…