BÜLBÜL GİBİ
Çıkıp seyran
eyledim yüce gönül dağını
Geçinmeyi
öğrenmiş, kar konuşur kış susar
Gezmesi
zaman aldı aşkın irem bağını
Seyretmesi
ne hoştu bülbül öter kuş susar
Özlemin
gizli eli döverken nazlı canı
Her nereye
dokunsam yara bağlar dört yanı
Harabeye
dönerken ayrılığın mekânı
Derdi
çekenler bilir, iç feryatta dış susar
Araf’a
çeyrek kala, ayak yolu şaşırsın
Cennet’te
nara düşer cehennem de üşürsün
Şairlik işte
böyle bütün yükü taşırsın
Acının
feryadıyla kalem yazar döş susar
Sohbetin
şeker tadı sızarken dilden dile
Ansızın
geliverir beklenmedik bir çile
Dost, dostun
kafasını yarmak istese bile
Utancından
belki de toprak ağlar taş susar
Divane
bülbül gibi arayan aşkı bulur
Gece gündüz
amansız gülün dalında solur
Garibin
garipliği Fizandan belli olur
Meçhule
gider gibi ayak yalpa baş susar
Ahmet Çiftci