Biraz sessizlik, dedi kadın yorgun bakışların şeceresine sığdırdığı yalnızlığı teğet geçen bir cümleydi adeta.

 

Sükûtun penceresinde yorgundu ezelden, iz süren deryalardan buyur etmişti önce kelamı sonra da yüreği.

 

Has bel kader izlek bildiği…

 

Sonların başa meylettiği.

 

Başların ayak olduğu ve başkalarının kehanetinde sır yüklü bir tümceyken yine nazarında eşrafın.

 

Gönül dolusu kırıklarını dün aldırmıştı oysa ve akabinde siyaha boyatmıştı saçını: hani siyahın matem, sarının huzur olduğu gerekçesiyle sarı bir de kazak almıştı. Sözüm ona mutluluğu ısmarlamıştı da rötarla da olsa geleceğine kani idi.

 

Bol kokulu bir mektup diledi yürekten ta seneler evvelinden miras hatıralarına sahip çıkmaktı mademki maruzat bellediği siyam ikizi hüzün, bir de çay söyledi beklerken…

 

Neyi beklediğinden ziyade beklemekti ona hayatla arasında bağ kurduğuna inandığı öyle ya cahil cesareti idi sevdalanmak ve yine nemalanmak insanların yoksun kıldığı ve kılındığı iken bir hürmet ifadesi.

 

Boyutsuzluğun raconu idi madem mekân ve zaman ötesi giriştiği o yolculukta ve uzamda sere serpe serilmek düşlerin küpeştesinde…

 

Derken irkildi can sıkıntısına derman olan içi geçmişliğin faturası iken aralıksız ödemekle yükümlü olduğu…

 

‘’Hey, sen!’’ dedi uzaklardan bir ses ama sessizliğin de hâkimi iken gönül güncesi.

 

‘’Çabuk tut elini. Birazdan gelirler.’’

 

‘’Beklemeye değer mi sizce de?’’

 

‘’Anlamadım. Ben asla beklemem ama bekletirim. Hem sen kim oluyorsun da sorguluyorsun? Al, bu da benden hem de her zamankinden fazla bu sefer yevmi yen yeter ki bir an evvel bitir işini.’’

 

‘’Bir haber aldınız mı diye soracaktım hani görüşeceğiniz o hanımdan ses çıktı mı? Biliyorsunuz zaten maruzatımı yoksa bu kadar üstelemem.’’

 

‘’Hala başka bir iş bulacağına inanıyorsun saf saf yine de engel olamam tabii ki hayal kurmana yine de derim ki; yetin kızım.’’

 

‘’Kendim için değil inanın ki sadece ailemin beklentisi doğrultusunda.’’

 

‘’Yazık çok yazık doğrusu. Sen bunca eğitim al sonra da gel cam sil.’’

 

‘’Gocunmuyorum ki Meral Hanım ama…’’

 

‘’Bekle çıkacak haberi ama yine de derim ki; fazla hayal kurma.’’

 

‘’Engel olmayım size ben hele ki bunca zamandır beklediğiniz arkadaşlarınız gelmeden gideyim ben ama öncelikle… şey…’’

 

‘’Söyle, söyle. Biliyorum ne diyeceğini zaten…’’

 

‘’Keşke siz de yetinmeyi bilseniz. Artık kovulurum bu çıkışımdan sonra, değil mi?’’

 

‘’Asla zira gönül gözümsün sen hem ben de biliyorum neye yetip yetmediğimi.’’

 

‘’Gönül gözünüz olmak bir ayrıcalıktır benim için hele ki o kazadan sonra.’’

 

‘’Hadi, hadi git sen ama öncelikle bastonumu getir. Şimdi gelirler, onlar gelmeden değiştireyim üstümü hem merak eder ailen. Antredeki dolabı aç giderken, al o paketi. Malum yarın bayram. Bir de…’’

 

‘’Bir de ne?’’

 

‘’Belli oluyor mu sence?’’

 

‘’Önemli mi ya da onlar için bir engel mi sizin görmemeniz?’’

 

‘’Benim için bir engel olmasa da onlar için bir engel olduğu inancındayım.’’

 

‘’O zaman siz de bir daha açmazsınız kapınızı.’’

 

‘’Ya, gönül kapım?’’

 

‘’Kalabalık yalnızlığımızla hep açık o kapı ve yaşadığımız müddetçe de açık olacak… Gerisi Allah kerim.’’

 

 

 

 

 

( Biraz Sessizlik... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 28.02.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu