Ve sevgili Cemal bey değerli müdürümüz,
-Gel bakalım delikanlı, hayırdır ne istifası bu.?
-Efendim biliyorsunuz Eskişehir'de öğrenciyim ben. Amirlerim bana iki
defa onar günlük mazeret izni verdiler. Sayenizde vizelerde başarılı olup,
bütün derslerimi verdim. Ama şimdi final sınavlarım var. Bir yılım dolmadığı
ve asaletim onaylanmadığı için yıllık izin hakkımda yok. Sizleri daha fazla zor
durumda bırakmak istemiyorum.
-Bütün mesele bu mu? Yavrum bu yüzden istifa edilir mi hiç? Üstelik
bir daha böyle bir iş bulacağını umut ediyor musun?
-Haklısınız da efendim, okulu da bırakmak mümkün değil.
-Sana okulu bırak demedim ki, bir çare buluruz elbet.
-Müdürüm benim yüzümden herkes seferber oldu, daha ne çare olacak ki?
-Sen işin orasını bize bırak yavrum, insanlar sadece dinlenmek için bile
doktora gidip sıhhi izin alıyorlar, ne yapalım biz de seni o şekilde idare
edeceğiz.
-Nasıl yani?
-Nasılı, doktora göndereceğiz seni gidip on gün sıhhi izin alacaksın.
-Doktorlar böyle boş yere izin vermez ki Müdürüm.
-Ben halledeceğim dedim ya...
-Peki efendim, çok teşekkür ederim.
-Ne zaman başlıyor senin sınavların?
-Önümüzdeki Pazartesi günü efendim.
-Tamam Cuma sabahı vizite kağıdını yaptır ve benim yanıma uğra o zaman,
haydi bakalım, şimdi doğru işinin başına, ben de bu istifa dilekçesine onay
vermeyerek mütalaamı yazıyorum.
Amirlerimizin ve Müdürümüzün okumam için bu çabaları, Lise mezunu olan
bir kaç arkadaşa, en başta da Veli beye de bir okuma hevesi gelmesini sağlamıştı.
Ertesi yıl Veli beyle birlikte bir kaç arkadaş Üniversite sınavlarına girip Açık
öğretime kayıtlarını yaptırdılar.
Okula devam mecburiyetleri olmadığı için ve sınavlara da İstanbul'a girecekleri
için onların benim gibi sorunları olmadı. Ancak o yıllarda Açık öğretim dersleri
TRT'nin bir kanalından veriliyordu. Amirlerimiz akşam saatlerinde başlayan dersi
izlemeleri için Kütüphanede onlar için ortam hazırladılar.
Bir idarecinin böyle şeylere dikkat etmesi ne kadar önemlidir.
"Her iş yeri sahibi ya da yönetici, motivasyonu yüksek çalışanlar ister.
Çalışanın motivasyonu yerinde değilse, sağladığı iş gücü de yeterli olmayacaktır.
Çalışanın moral ve motivasyonu yükseldikçe, sağlayacağı verim de artacaktır.
Bu da doğru orantılı olarak karlılığın artmasını sağlayacaktır. Bu yüzden
iş yerlerinde çalışanların moral ve motivasyonlarının üst düzeyde tutulması
büyük önem taşımaktadır.
Yöneticilerin çoğu zaman dikkate almadığı ya da ihmal ettiği konular, iş
yerinin başarısını da etkileyen bir süreç haline gelmektedir. Çünkü iş
yerlerindeki motivasyon kaybı bulaşıcı olabilmektedir ve diğer çalışanların
da etkilenmesine yol açabilir.
Bu motivasyon kaybını gidermek çalışanlar için zaman alabilir; çünkü bu
durumda çalışanlar sabırsız, aceleci bir tutum sergileyerek kendilerini
stres altına sokabilirler. Bu sebep ile hem iş hayatında hem gelecek hakkında
kaygılar duymaya başlayabilirler.
Yönetici kademesi, çalışanların moralleri üzerinde doğrudan bir etkiye
sahiptir. Yöneticilerin çalışanların moral ve motivasyonunu artırabilmek için
birkaç ufak adım atması gerekir. Her şeyden önce yöneticinin ulaşılabilir olması,
çalışanlarının endişelerini, kaygılarını dinlemesi ve onlara gereken ilgiyi
göstermesi gerekir. Yöneticinin en önemli görevlerinden biri çalışanları
hatalarında korkutmadan, üzmeden uyarmak ve yaptıkları hatalardan ders
çıkarabilecekleri bir ortamı sağlamaktır. Bu şekilde çalışanın hata yaptığı
için düşen motivasyonu dengelenecektir. Moral ve motivasyonu yerinde olan
çalışan da çok daha yaratıcı ve mutlu olacaktır."
Şefimiz Azize hanımın çok güzel bir sözü vardı: Hata yapılabilir, eğer
telafisi mümkünse önemli değil...
Ben bu şekilde bir uygulamayı ilk defa bizim Eğitim Merkezimizde gördüm.
Yöneticilerim bu davranışları örnek teşkil edecek bir durumdur.
Eğer o günlerde yöneticilerim benim durumuma kayıtsız kalıp, istifamı kabul
edecek olsalardı. Belki bugün bulunduğum durumda olmayacaktım. Ve kim bilir
hayatda beni yine neler bekleyecekti.
Cuma günü Müdürümün yanına gittiğimde hemen beni bir doktor arkadaşına
yönlendirdi. Doktordan aldığım sıhhi iznimi il dışında geçireceğime dair
hazırlanan belgeyi de imzalayarak hemen o gece Eskişehir'e hareket ettim.
Doksan sekizinci bölümün sonu
Mehmet Fikret ÜNALAN