Bugün yine eski defterleri
karıştırdım bir bir
Her şey silikti tıpkı seninle benim
gibi
Ne güzel silmiştik her şeyi kendi
elimizle
Ben o kadar yalvardım silmemek
için
Sen hiçbir kurtarma çabası
göstermedin çabanla
Sildin her şeyi bir kalemde çektin gittin bir hırsla ağlamadan
Bekledim bir gün karşılaşırız diye
bir yerde sokakta
Görürüm seni sendeki seni ne
haldesin diye
Onca ay gezdim sokakları her gün
adım adım karşılaşırız diye
Sonra dönüp yüzüme bakmazsın diye
saklandım karanlığıma
Karanlık beni senden daha çok
sardı aldı kucakladı
Sen silerken karanlığım
gözyaşlarımla beni yeniden yazdı
Sayfa sayfa cilt cilt roman oldu
sensiz hayatım
Adını da karanlığa gülümseyen adam koydum
Suç benim değil senindi sen
biliyorsun
Belki o yüzden gelip beni
karanlığımdan çıkarmıyorsun
Sende haklısın bende olsam
aynısını yapar mıydım bilmiyorum
Ama bir korkak gibi bakardım
suçumla günahımla yüzüne
Görmemezlikten gelmezdim eller
gibi koşardım
Sen sarar mıydın yeniden o muamma
Ama senin gibi bir kere sevince
pişman etmezdim her halde
Ellerimi odamı ömrümü bomboş
bıraktın
Boşluğa ben koştun sen neye koştun
bilmiyorum ama
Sen biten şarkımızla bittin
Sen gülmeyen yarınları yanımda
bırakırken
Belki de kendi mutsuzlukla dolu
yarınına koştun gittin
Esti bir rüzgâr keskin keskin
Güldürmedi o felek kapattı sana
gelen yollarımı
Viraneler oldu yuvam çadır
kuramadım
Kesti eserken rüzgâr iplerini
açıkta kaldım
Ben çıplak gönlüm bedenim çıplak
Hamama yakışan çıplak gibi
yakıştım yalnızlığıma
Örtemedim üstümü üşüdüm dondum
Ben üstümü örtükçe rüzgâr ile
felek açtı
Ben yoruldum onlar yorulmadı
bıraktım her şeyi
Şimdi rüzgâra ve feleğe karşı
çırılçıplak oturuyorum
Artık ne rüzgâr esiyor ne de felek benimle uğraşıyor artık
Mehmet Aluç /Kul Mehmet