Koyu bir beyazlığa demleniyor kar
kar boynu bükük bir dala yığılıyor sessiz
sessiz bir senfoni gibi ezeli ve ebedi
ebedi bir kar manzarası seyrettiğimiz
seyrettiğimiz buluttan çerçeveli deniz mavisi çiçekleri olan
olan biten her şey kar kadar yavaş ve hüzünlü
hüzünlü melodilerle konup kaçan beyaz serçeler
serçeler ki bir şarkı kadar hazin
hazin bakışıyla yorgun iki büklüm bir kadın ve yanında bir çocuk
çocuk ateşe koştu çöp tenekesinde yanan kağıtların ateşine
ateş dünyanın en güzel şeyiydi o an uzattığı ellerinde
elleri ki mutluluktan kıvrıldı bir balerin edasıyla
edası göz kapaklarını aydınlatan ateş kadar zarifti o an
o an ne evsizlik kaldı aklında ne kimsesizlik
kimsesizlik sadece köpeklere ait değildi aslında
aslında sadece ateşin dostluğu kalacaktı yıllar sonrasında aklında
aklında kalacaktı o gün ateşe davet etmediği hazin bakışlı kadın
kadının adı anne…ki
ki … sen ateşin başında dalıp giden uykucuk
uykucuğu ninni ile besler de unutmaz bir anne yavrusunun üşüyen ellerini
ellerini ateşe tutar yüreğindeki aslında açlık kadar yoksulluk kadar yakıcıdır ateş
ateş ezilmiş çiçekler kadar çaresiz umuda küskün serçeler dolar göge
göge doluşan vicdan melekleridir serçeler
serçeler açlığı,yoksulluğu,savaşı,kurşunu gül rengine boyarlar
boyarlar da barış rengine dönüşür hepsi bembeyaz
beyaz karanlıklarda dolaşırlar kanatlarından dökülür ümit ve hayat
hayat acımasız hayat namert kötülükler birer dev ,serçeler küçük
küçük serçelerin yüreği büyük ,şarkıları derin, gözleri umut
umudun rengi maviyse kurtulur mu karanlıktan ebedi
ebedi kar manzarası gözlerinden seyrettiğimiz uykucuk
serçeler insanlığı hiç affetmeyecek şiir çocuk…
Ayşegül Aşkım Karagöz