Zaman aykırı bir nota

Bir de hicap edilesi bir yangın

Yüreğin mağarası.

Hanidir usul bir şarkıda gizem,

Kırık bir hecede nizam

Bir de eremediğime dair rivayet,

Konuşlu yangınların da mabedi aykırılığı varlığın.

Dolu bir sandık kadar yüklü mü de

Serzenişin biri bin para.

 

Kutsadıkça aşkı Tanrı,

Kanadıkça evrenin merkezi,

Yakut gözlerinin esiri bir ferman diyemediklerim:

Kopup geldiğim inzivamdan,

Aykırı bir ruh kadar çıkmışsa yoldan

Yüreğin mecburi istikameti:

Hanidir tenezzül etmez eşrafım

Damladıkça hezeyanım

Ayağımın altında ezilir matem,

Sonradan görme bir aşk kadar yürek yarası,

Sonsuzluğun da mecrası neyse anlatamadığım:

Bu yüzden saklıyım dizelerde

Keşke bilsen de;

Gelse gönül dize

Yine da canın sağ olsun;

Rehavetini ömrün arkamda bıraktım

Bir de işkillendiğim pervasızlığında

Yoksa beyhude bir kelam mıyım da nezdinde evrenin,

Sanma ki sevdaya perde çektim.

 

Sadece andığımda saklı mazim,

Anlatacaklarımsa ezelden yara,

Yaza yaza buluyorum yolumu;

Yas’a bağlı benliğin vardığı rükû;

Adını sen koy adsızlığımın,

İnadına seviyorum varlığına inat

İkliminde nefret yüklü ölü dervişlere de ithaf en

Mecramda bir kalem bir de yanan sevda ateşi,

Kıblemde bağdaş kurmuş bekler beni

Yüreğin niyazında saklı melekler,

Bir de diyemediklerime meyyal

Şu sinemde çöreklenen deyişler.

 

Zan altında zaman,

Fazlasıyla tedirgin insan ki lehçesi kalabalık

Bir şehirde satılmış tüm şiirler

Yine fabrikanın duman tütesi bacasında

Yalnızlığı örseleniyor kayıp mizaçların

Savruk nidalarında da şekilleniyor

İsyan bilinesi bir güruh küfürle yıkanıyor

Şehir ve şiir yüklü gök kubbe.

 

Damıtılmış ikrarlarda sükûtu erteleyen insanoğlu;

Fazlasıyla tetikleyici imler ve insanlar,

Kanıksanası coğrafyanın da üstünlüğü pür-telaş

Gökdelen nidalar göksüz yüreklerde göz süzen

Kayıp ikrarlar kancık imlerin muhafazakârlığı

Bir bentte bir de sinenlerin gölgesinde dokunuş;

Karaçalı aşkın kara yüzü

Yine lanetinde şeytanın.

 

Kayıp şiirlerin kanayan dizeleri,

Şairlerin de diz boyu yalnızlığı mimlenmiş bir kere;

Cefası yüreğin,

Sefası hüznün

Bir de edası şehla bakışların cüreti ile yıkanan mısralar,

Adam boyu hüzün hatta rakımı kayıp şehirlerin de hüznü

Karışmışken geceye ve benliğe,

Dokunaklı bir tevekkül ağlayan imlerde;

Densiz seyrinde bilinmezin,

Hadi çağır bir kere, dercesine

Marifetmiş gibi ölümün bağrındayım bu gece.

 

( Yaza Yaza Buluyorum Yolumu... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 20.03.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu