Bağıntılar kopar. Özellikler yiter. Bu böyledir de. Bu şu
demek. İnsanı, anlamak için geçmişe doğru gitmek gerekir. Geçmişe doğru gittikçe
de insandan uzaklaşırsınız. Doğal ortak süreçlere uzanırsınız.
İnsan olmayan durumlarla karşılaşırsınız. İlk başta insanı
anlamak için insandan uzaklaşmak gerekir. Bazen de tabulaştırmadan yine insan
tanımı üzerinde anlama doğrultmaları yapmak için de günümüz içindeki insandan
uzaklaşmak gerekir.
İşte ekici ve çoban gruplar iradesini ve şimdiki sahipliğin
temelini, özgür iradeyi anlamak içinde ekici ve çoban gruplardan uzaklaşıp doğa
süreçlerinin içine girmemiz gerekmişti. Bir şeyi söküp parçalarına kadar
ayrıntılayıp (çözümleyip) yeniden o şeyi inşa (bütünleştirme) edebiliyorsanız o
şeyi biliyorsunuz demektir.
Konuyu sonuç neden bağlamında ele alan anlayışla; ultra durumlu
süreçlerin bir ve aynı şey olması anlayışını şu örneğimle bitireyim.
Siz telefonda birisine, “Ankara’ya yaklaştım” diyorsanız bu ayrıldığınız
yer olan Kırşehir’de uzaklaştım demektir. Tersten, zıttan söylenen; evrik söylemlerle
ortaya konan bu tarz söylemleri; her iki durumla belirtme olan şey; aynı
şeydir. Aynı şey olan Ankara ve Kırşehir’in aynı enerji kökeni oluşla, aynı
şeydi.
Ancak aynı enerji kökenli salınımlar farklı enerji düzeyli
zaman, mekân devinmeli olmanın masif ligidir. Böyle olmakla her bir masif durum,
ana kütleden bu masiflik ile parça parça uzay zaman bükülmesini oluşurlar. Oluşmalar
araya bu türden birçok boşluk devinmeli başka olgu ve olaylar yansımalı uzamları
(mesafeyi) ortaya koymuş olurlar. Artık başka-başka durumlarla, başka-başka
niceleyişler olmuşlardır.
Ara mesafeler toprak rengini oluşan frekans değişmelerinden
tutun da, yer engebe durumuna; iklimi, bitki örtüsü, nüfusu, üretim ilişkisi,
yaşam tarzı vs. hep farklı zaman mekân devinmeli oluşun yansıma bağıntılı
bezemeleri olacaktır. Bu nedenle Kırşehir’e yağmur yağıyorken Ankara’ya
yağmayabilecektir.
Şimdi aynı niceli durumun, farklı enerji düzeyli konum
özelliklere birkaç olay durum yansıması içinde bakalım. Bu mesafe aralığına, mesafe
aralığını ortaya koymanın olay durumları olarak bakalım. Zaten Ankara Kırşehir
arası, bu olay durumlar özelliği nedeniyle; bir ve birçok mesafe olaylar olarak
vardır.
200 km’lik mesafe birçok farklı km’lerden oluşur. Bu uzam
içinde süreç, her defasında aynı koordinat ile seyreden zamanlar gel-gidi içinde;
hep Kızılırmak’la karşılaşırsınız. Kızılırmak aynı şeyin iki konum özellikli
belirmesi içinde, size başka bir enerji boyut düzlemi içinde başka bir şey gibi
yansır. “El hak” doğru da. Kızılırmak’ın başka bir şey gibi yansıması; kendi özel
bağıntısı içinde olmasıyladır
Bu özel bağıntılar, Ankara-Kırşehir arasında olmakla,
Ankara-Kırşehir arasına bir uzam tümlüğü oluşla yansırlar. Ankara’yı, Ankara
gibi Kırşehir’i de Kırşehir gibi davrandırırlar. Bu uzam kırıklığından dolayı
da Ankara, Ankara gibi Kırşehir de Kırşehir gibi davranır.
Bir tümlük üzerindeki iki nokta kendi frekans yoğunluğu ile
sabitlenince (referans değeri olunca) içteki enerji salınımları değişken
durumlarla Ankara, Kırşehir arasında birbirine doğru olacaklardır. Aradaki dalgalı
frekans geçişleri, farklı zaman zemin devimli enerji boyutuyla yansıma bağıntısı
olacaktır.
Bu tarz özel bağıntılı farklı enerji boyutları; Ankara-Kırşehir
arasını parçalı olaylar süreci haline getirir. Parçalı olanlar da, iki nokta
yoğunluğu da aynı şeyin süredurum boyutudurlar. Genel durumun görece oluşuyla,
farklı bir olay ufku gibi davranırlar.
Bunlar olmasa Ankara Kırşehir arası uzam da, olmazdı. Bu
sürecin içinde parça olay durumları olmakla yansıyan bağıntılar üzerinde;
köprüyle geçme olayları, uzayıp giden inişli çıkışlı bükülen yollar; bizim süredurum
hareketimize yol karşılaşmaları oluşuyla bize yansırlar. Aslında tüm bunlar bir
ve aynı şey olanın; enerji düzeyindeki farklı özellik ve bağıntı durumuyla
süreci parçalı hale getirmesiydiler.
Yukarıdaki aynı moleküler enerji düzeyli buz örneğini ele
alım. Su, buz, buhardaki, enerji düzeylerinin farkından dolayı, hareketle ölçülen
bir sıcaklıkları vardır. Enerji düzeyi bu sıcaklıkla farklı konumda ve farklı
bağıntılı özellikler girişmeli olur ve yansır. Buzdaki sıcaklıkla, suda ve
buharda ölçülen sıcaklıklar, aynı olmamakla; su, buz ve buhar enerji düzeyinde
bulunan yansıma ve özellik bağıntıları bize dalgalı frekans geçişlerini
vermektedir.
Bu nedenle bir su kütlesi tümlüğü içinde farklı enerji
düzeyleri az yoğun (tatlı su) çok yoğun tuzlu su, buz) ya da soğuk su akıntısı,
sıcak su akıntısı (golfstrim) olmaktadır. Bu süreçler, tümlüğü; parçalı hale
getiren olay ufkuyla; zaman, mekân, devinmeli olmanın özellikler boyutu olur davranışlardır.
Ve bu süreçler makro düzeydedirler. Bunları siz mikro
düzeyde parçacık içinde yoğunlaştırdığınızda durum bambaşka olmaktadır.
Parçacık yek pare görünür ama öyle değildir. Uzaydan ve çok uzaktan dünyaya
bakın. Bu bakış içinde Dünya size toplu iğne başı gibi gözüksün, gözükmesin
durumla olsun.
Toplu iğne başı gibi gözüken gözükmeyen şeyin içinde bir
süredurum boyut olmakla bina, siz varsınız. Dünya süreçleri var. Sayılanların ve
sayılmayanlardan dağ, taş, deniz, orman, Ankara’sıyla milyarlarca olay durumlu
zamanlara mekânladır Dünya.
O toplu iğne başının içi ne çalkantı ve frekanslar
salınımıyla dolu. İşte kendisi ile aynı şey olan enerji parçacık içinde de
böyle bir şeydir. Yani parçacık bile homojen değil. Bir El irade konusu bizi
nerelere götürdü. O köprüyü siz irade kullanmakla geçmiyordunuz, o koordinatla o
köprüden zorunlu olmakla geçiyordunuz. Kızılırmak şartları size, üzerinde
geçilmez bir durum olmakla yansıma yapmaktadır.
Planı siz çizebilirsiniz. Köprü kararını siz akıl
edebilirsiniz. Ama asla köprüyü siz yapmış olamazsınız. Köprüyü, kolektifin
toplum gücü yapar. Kolektifin yaptıran gücü olmasa siz plânda yapamazsınız.
Köprü yapmayı da akıl edemezsiniz.
Siz üreten ilişkiler üzerinde buraya köprü yaparsınız.
Köprüden geçerken de özgür kullanım yaparsınız. Köprü deniz gibi zorunluluklar
üzerine, kendi mühendislik zorunluluklarıyla bir inşadır. Yeniden ve yeniden
üretilebilirdir. Kızılırmak’ın dar bir kıstağı üzerine denk düşmekle devrilen
uzun bir ağaç; sizin için üzerinde geçilen köprü olabilir. Ama sürekli ve her
durumla üretilen bir durum değildir bu durum.
Taşkın sonrasında sürüklenen köprü ağaç nedeniyle Kızılırmak
yeniden geçilmez halde olacaktır. O yerin yeniden orman olmasını ve yeniden bir
ağacın oradaki kıstak üzerine devrilme olasılığını belki de boş boşuna beklemek
zorunda kalacaksınız. Hâlbuki yeniden ve yeniden üreten ilişki öyle değildir.