Ilımlı bir günce bağışladı Tanrı,
Ilıman kaosun düş bildirgesi kara
gecenin
Tam da girizgâhında,
Yarım ada çatı katında düş perimin.
Saldım usulca aklın kelebeklerini
Düşsünler peşime, demek gelmese de
kafi
Bir kıvılcım buyurdu melekler
Bir yarım dünya yine
Aryaların merkezinde
Çatık kaşlı bir serenat babında
Gecenin akarken irini.
Sevdiceğim, diyen kaç adam kaç kadın
kaldı geride?
Demenin matemini sakladım hep en
derinde
Muzip tınısı vakur saçlarımın
Perçeminde İlahi bir boya
Yine beyazın asaleti eşlik ederken
kızıl saçlarıma.
Düştüm hem de nasıl,
Nasıl düşüverdim?
Orasını sorma asla.
Düş müydün de tutmadın elim sakil
Bir sevdanın da basmışken bam teline?
Hırpani sessizliğin boykot ederken
Sükûtun da en dibi
Yine boğulmak adına
En kuru dalları bile yeşile boyarken
Aşkımın son nefesi.
Evet, sonlarla bozdum aklımı
Bir de senle, demeyi isterdim
Taze gelin goncaları tebessümünde
Sakınırken o ilk buseyi
Yine arınmış iklimlerde
Ayrıcalıklı sevgilerle yarenlik
ederken düş perisi.
Namert bir ahkâm kesilse, ne gam,
sevgili
Demekten yorgun o İlahi tebessüm
Yine fark etmeyi ertelediğim
Cüssende en ılık naşı aşkın
Hem de gocunmaktan geri kalmayıp
Gerisin geri kaçtığım dünya pazarı
Kayıp şehirlerin güfte bildiği
Kayıp insanların baş şehri olmalıydı
aşk;
Hem de en nazenin notaları yutarken
evren ve Tanrı
Kaybolmaya kim isterdi, diyen bir
name tadında
Akla zarar söylemeyi tehir ettiğim o
tek hece
Hem de bellediğine nazire eden
Yanık bir besteyi de bağışlarım da
Sen misin kalan içimdeki son ukde?
Sustum, sevgili hem de ebediyetin
raksında
Sancılandığım şu şiirde akıttığım gözyaşım
kadar
Sustum;
Susturuldum madem ömrün güncesinde
Semazen imgeleri de buyur ettiğim
Şu meczup şiirde
Uyutulmayı dilemedim
Ama sevgiyi dilendim,
Dilediğini geçir içinden.
Dualarımda saklı sayısız çiçeği kutsarken
usul usul
Rengimi kaybettim bu gece
Ve dengimi aradığımı unuttum gitti
Şiirle buluştuğum deminde özlemin
Nüktedan serzenişlerimi de affetsin
evren,
Sızımda derin bir yokluk,
Yoksunluğunla sevişen bir faniden çok
çok öte.