Süslerdin vitrinleri hem
hafif hem ağırdan.
İşlenirdin bir güzel işi
bilen mahirden.
Kimi zaman koyundan kimi
zaman sığırdan.
Gıcır gıcır parlardın
davetkâr ayakkabım.
Basıldıkça üstüne ezilip yayılırsın.
Değdikçe sıçak taşa sıcaktan
bayılırsın.
Eskiyince gör hele lüzümsuz
sayılırsın.
Taşırsın hep ağırlık cefakâr
ayakkabım.
Önüne gelen yere hoyratça
vurulursun.
Yeni alındığında baş köşe
kurulursun.
Giymezlerse pek düzgün
ağlaşıp yorulursun.
Banarsın her pisliğe vefakâr
ayakkabım.
Kıymetini bilmeyen bir kez
olsun boyatmaz.
Düşersen yoksul ele
parçalansan da atmaz.
Bayram günü çocuklar sensiz
yatağa yatmaz.
Çektiklerin âleme aşikâr
ayakkabım.
Yoksula kıymetliydin
yamalanıp dikildin.
Modaya uymak için her
yanından sıkıldın.
Para dolunca cebe kızaklara
çekildin.
Nankördür Adem oğlu derbeder
ayakkabım.
Gözden düşünce bir gün
öksüzlere katıldın.
Dipdiri sağlamdın da
çöplüklere atıldın.
Düştün bit pazarına elden
ele satıldın.
Göz kırptın alıcıya işvekâr
ayakkabım.
Bazen dar geldin bize
ayakları çok vurdun.
Bazen bol geldin bize üst
üste çorap dürdün.
Hele sıcak günlerde tenlere
koku sürdün.
Darıldın zaman zaman
isyankâr ayakkabım.
Yağmur çamur demeden
engelleri aşandın.
Yetişmek için işe bizden
önce koşandın.
Eskiyince tabanın tek
taraflı boşandın.
Macit ister helallık sadık
yar ayakkabım.
Mehmet Macit
30.12.2017
Dikili/İzmir