İsrail dışişleri bakan yardımcısı Danny Ayalon Türkiye büyük elçisine karşı alçakça bir tavır sergiledi.
Aslında bu tavra alçakça demek hafif kalır.
Çünkü alçak da bir seviyedir.
Buna ancak ilkel ve çukur bir davranış denebilir.
Anlaşılan İsrail hala devlet olamamış.
Olsaydı ilkel kabilelerde görülen bu cins tavırlar sergilenmezdi.
Bir büyük elçiye pusu kuracak kadar devlet ciddiyetinden uzak olunamazdı.
Bir devletin yaptığı ve yağacağı davranışlar ölçülüdür, insanidir.
Uluslararası diplomatik kurallara azami nezaket gerektirir.
Peki, İsrail’in bu tavrının arkasında yatan sebep nedir?
Bölgede sıkışmışlığının neticesidir.
Türkiye’nin Orta doğuda ve çevresindeki açılımlardır.
Bu açılımlar İsrail’in gücünün de sınırlanması anlamına gelmektedir.
Türkiye’nin gerçek gücünün farkına varmasıdır.
Türkiye’nin tarihi misyonunu hatırlamaya başlamasıdır vb.
Bu durum İsrail’in mazlumlar üzerinde tepinemeyeceği anlamına gelir.
Artık Ortadoğu’da istediği katliamları eskisi gibi yapamayacağını bilmesidir.
İsrail istiyor ki.
Türkiye kendi kabuğu içinden dışarı çıkmasın.
Kendi içindeki anlamsız didişmelere devam etsin.
Çevresiyle ve dünyayla ilgilenmesin.
Hele Ortadoğu ve Afrika’yla hiç ilgilenmesin.
Ekonomik açılım yapmasın.
Bölgesiyle kültürel, ekonomik ve siyasi ilişkilere girmesin.
Türkiye onların çizdiği yoldan çıkmasın.
Böylece onlarda istediği gibi bölgede at koştursun.
İstediği gibi masum insanlara fosfor bombaları yağdırsın.
Atom bombası kullanmakla tehdit etsin, kimse ses çıkaramasın.
Çoluk çocuk demeden herkesi öldürsün ama dur diyen olmasın.
Roket atıldı bahanesiyle şehirleri yaksın, yıksın.
Kendine rakip olanlara suikastlar düzenlesin, düzenlettirsin.
İstediği zaman masum insanlara acımasızca katliam yapsın.
Ama yaptıklarını kimse dile getirmesin, eleştirmesin, görmesin.
İstenen bu.
Artık İsrail haddini bilmelidir.
Haddini aşmaya devam ederse, haddi bir şekilde hatırlatılır, öğretilir.
Hele Türkiye gibi bir ülkeye alçakça pusular kurmak hiç de harcı değildir.
Türkiye gibi saygın bir devlete böyle aşağılık tuzaklar kuramaz.
Şu hale bakın.
Görüşmek üzere Türk büyük elçisini çağırıyor.
Elçimizi alçak bir koltuğa oturtuyor.
Kendisi de yüksek bir koltuğa.
Bu yetmez basına açıklama yapıyor.
Diyor ki; "Dikkat edin, alçak bir koltukta oturuyor. Duvarda ve masada İsrail bayrağı var ve biz gülmüyoruz. Bakın biz yüksekte o ise alçakta oturuyor” diyor.
Peki, İsrail’in bu tavrı, alçakça ve ilkelce değildir de nedir.
Bir devletten ziyade kabile reislerine yakışan bir tavır değil midir?
Bu tutum devlet olamamış çağdışı toplumların külhanbeyliğine benzemiyor mu?
Dikkat!
İsrail çıldırıyor.
Bu çılgınlıkla bölgeyi ve dünyayı ateşe verebilirler.
Savaş suçlularından oluşan İsrail hükümetinden her türlü çılgınlık beklenebilir.
Uyarması bizden.
( İlkel Ve Çukur Davranış başlıklı yazı İ.Sarıçay tarafından 19.01.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu