Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 6.02.2018
Okunma Sayısı : 1045
Yorum Sayısı : 0

DÎN KARDEŞİ OLMAK

Adavet, düşmanlıktır. Tâhâ-123’te düşmanlığın dünya hayatıyla başladığı bize bildirilmektedir.

20 / TÂHÂ - 123: Kâlehbitâ minhâ cemîan ba’dukum li ba’dın aduvv(aduvvun), fe immâ ye’tiyennekum minnî huden fe menittebea hudâye fe lâ yadıllu ve lâ yeşkâ.
(Allahû Tealâ şöyle) dedi: “İkiniz oradan (aşağı) inin! Hepiniz (şeytan ve siz), birbirinize düşman olarak. Bundan sonra Benden size mutlaka hidayet gelecek. O zaman kim hidayetime tâbî olursa artık o, dalâlette kalmaz ve şâkî olmaz.”

İnsanların en büyük düşmanı şeytandır. Şeytan nefsimizin manevî kalbindeki afetlere tesir ederek devamlı bize günahlar işlettirmektedir. İşlenen her günah, fert hayatı için bir zulüm ve toplumsal hayat için zehirdir. Fizik vücudun kumandanı akıldır. Aklın iki müşavirinden birisi şeytanın temsilcisi nefs ile ikincisi Allah’ın temsilcisi ruhtur.

Ruh devamlı akla Allah’ın emirlerini yapmayı ve yasaklardan kaçınmayı telkin ederken şeytanın temsilcisi nefs Allah’ın emirlerine isyan etmeyi, yasakları (günahları) devamlı işlemeyi emreder. Akıl hangi ortamda şuurlanmışsa o istikamette karar verir vücut ülkesini o istikamette kullanır.

Örneğin akıl Allah’ın emirlerinin yapıldığı ve yasaklarının işlenmediği bir yerde şuurlanmışsa devamlı olarak ruhun taleplerine yeşil ışık yakacak ve kişi hayır işleyecektir. Ama Allah’ın emirlerine isyan edilen, yasaklarının işlendiği çevrede akıl şuurlanmışsa devamlı olarak nefsin isteklerine yeşil ışık yakarak kişinin günahlar işlemesine sebep olur. Bu sebeple mü’minin en büyük düşmanı şeytan ve şeytanın nefsimize işlettirdiği günahlardır.

Vücudumuz aklın kumandasında, kalbin rotasında ahiret ve dünya saadetine doğru yol alır. İnsanın rotası Allah ise kaptan olan aklın ruhtan aldığı emirlerle gemiyi selâmetle hedefine ulaştıracaktır.

Peygamber Efendimiz hadîsinde: “İslâm Nuhun gemisidir, gemiye binen kurtulur.” buyuruyor. Nuh (A.S), Allah’ın tasarrufunda olması hasebiyle verdiği emirler Allah’tandır. Kişi aklı ile bu emirleri tatbik ederse, kalbin gösterdiği rotada (Sırat-ı Mustakîm’le) Allah’ın zatı olan hedefine ulaşacak ve ruhunu Allah’a teslim edecektir. Ama kişi hevasına (nefsine) tâbî olursa emirleri şeytandan alır, günahlar işlemeye devam eder, bunun neticesinde gemi batar.

Adavetten (düşmanlıktan) kurtulmak için hidayeti (Allah’a ulaşmayı) dileyerek hidayetçiye tâbî olmak farzdır. Düşmanlık, tembellik ve cehaletten kurtulmak ancak hidayetle mümkündür. Cehalet bilgisizlik değildir.

Cehaletin babası sayılan Ebu Cehil, kavminin bilginlerindendi. Fakat Allah’a ulaşmayı dilemediği için Allahû Tealâ’dan Enfâl-29’a göre hakla batılı birbirinden ayıran furkanları alamadı.

8 / ENFÂL - 29: Yâ eyyuhellezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).
Ey âmenû olanlar! Allah'a karşı takva sahibi olursanız sizi furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir.

Peygamber (S.A.V) Efendimiz hadîsinde: “Îmân etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe mu’min olamazsınız.” buyuruyor.

14 asır evel birbirinin can düşmanı olan sahâbe, Allah’a ulaşmayı kalben dileyerek Allah’ın ipi olan Sırat-ı Mustakîm’e sarıldılar ve Allahû Tealâ kalplerini telif ederek onları birbirine can kardeşi kıldı.

3 / ÂLİ İMRÂN - 103: Va’tasımû bihablillâhi cemîân ve lâ teferrekû, vezkurû ni’metallâhi aleykum iz kuntum a’dâen fe ellefe beyne kulûbikum fe asbahtum bi ni’metihî ihvânâ(ihvânen), ve kuntum alâ şefâ hufretin minen nâri fe enkazekum minhâ, kezâlike yubeyyinullâhu lekum âyâtihî leallekum tehtedûn(tehtedûne).
Ve hepiniz, Allah'ın ipine sımsıkı tutunun, fırkalara ayrılmayın! Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki ni'metini hatırlayın; siz (birbirinize) düşman olmuştunuz. Sonra sizin kalplerinizin arasını birleştirdi, böylece O'nun (Allah'ın) nimeti ile kardeşler oldunuz. Ve siz ateşten bir çukurun kenarında iken sizi ondan kurtardı. İşte Allah, âyetlerini size böyle açıklıyor. Umulur ki böylece siz hidayete erersiniz.

49/HUCURÂT-10: İnnemel mû’minûne ihvetun fe aslihû beyne ehaveykum vettekûllâhe leallekum turhamûn(turhamûne).                                                                                                                             Mü'minler ancak kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Ve Allah'a karşı takva sahibi olun. Umulur ki, böylece siz rahmet olunursunuz.

 

Allah razı olsun.

Burhan AKSU

 

( Din Kardeşi Olmak başlıklı yazı mihrimah tarafından 6.02.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu