Online Üye
Online Ziyaretçi
“Ey Muhammed de ki: “Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin! Siz yalanladınız. Öyle ise azap yakanızı bırakmayacak.” (Furkan süresi, 77)
Bir kişinin yakını hacca ya da umreye gitse, “Senin duan makbuldur, falanca şeyler için bana dua et de, Allah kabul etsin!” der.
Bir kişi Allah dostunu ziyarete gider, duasının sonunda, “ Allah’ım, bu sevdiğin dostunun suyu yüzü hürmetine duamı kabul et!” der.
Bir kişi tarikata bağlıdır, şeyhinden sipariş eder gibi dua ister, “ Falanca, falanca şeyler için bana dua et. Sen Allah dostusun senin duanı Allah kabul eder!” der.
Bu örnekler çoğaltılabilir. Kişi oturur ellerini açarda Allah’a dua etmez. Ama istekleri vardır, sıkıntı çekmektedir, çaresizdir… Çaresine tıpkı doktora gidip de, reçeteye yazdığı ilaçlar ile çare arar gibi, kişilerin duası ile çare arar durur. Kendisi, Allah’a, Allah’ın istediği gibi ibadet ederek ve sonunda da ellerini açarak dua etmekten adeta kaçınır. Hani parası olsa, parayla duacı arayacak hale gelir.
Bu yazıyı okuyan kardeşim, Şunu iyice belleyin ki, Allah sizi her yerde görüyor. Siz dua ettiğinizde duanızı da biliyor. Bu ettiğiniz duanın hayırlı olması durumunda hemen yaratıyor, eğer sonu şerliyse, bu ısrarından vaz geçmeni istiyor. Eğer ısrar ederseniz de, en sonunda yaratıyor. Allah bize rahmet eder, korur, bizim acı çekmemizi istemez.
Siz anasız, babasınız, çocuğunuz size gelip, bana para ver dediğinde, bu isteğinin gayesini sorarsınız, o da der, “ Alkol alacağım, uyuşturucu alacağım…” cevabını verince “Hayır!” dersiniz… “Oğlum seni hastaneye yatıralım da bu illetten kurtul” dersiniz… Oğlunuz bunu kabul etmez, tabanca çeker ya da bıçak ile tehdit eder. o parayı istemezseniz de vermek zorunda kalırsınız. Para vermek değildir acı çekmenize sebeb olan. O paranın niçin istendiğidir. O kötü alışkanlıkları dolayısıyla, en kısa zamanda oğlunuz maalesef feci şekilde ölecektir. Bu nihai sondur. Sonuçta, o parayı zorla da olsa alır ve şerri yaşar!
Allah’ta bizim dualarımızı kabul etmiyorsa, o isteğimizin bize ne zarar getireceğini gördüğündendir. Biz, eğer dua kabul olmuyorsa, sabırsız olmayalım. Her şeyde bir hayır vardır diyelim.
Fatiha süresi 5. ayette, “Rabbim yalnızca sana ibadet eder, yalnızca senden yardım dileriz!” der. Bir dua edeceksek, ya da istekte bulunacaksak, direkt olarak Rabbimizden isteyeceğiz. Eğer aracı sokarda onun duasının kabul olduğunu düşünürsek, Allah’ın kabul etmeyeceği bir şeyi, o kulu ederse kabul etmiş gibi bir sonuca varırız. Böyle bir Allah tanımı olursa, şirke gireriz. Allah’ı kimse kandıramaz, onu ikna da edemez. Yaratılmış her insan ölümlüdür ve Allah’a muhtaçtır. Belki, o insanın Allah’ın dostu olduğunu bildiğimiz için, şöyle bir dua daha makbul olur, “ Allah’ım senin razı olduğun bu dostun gibi bana da onun ameli gibi amel kazandır, ilim ver, İslam’a hizmet etmeyi nasip et!”
Hacdayken, bir Iranlı kardeşim, Kabe’nin örtüsünü yere bağlayan zincire kırmızı kurdelayı bağladığını gördüm. Yanına gittim ve dedim ki, “Sen Allah’ın misafirisin, eğer senin misafirin olsaydı misafirine her şeyini vermek isterdin de, sen ellerini açıp da, senin isteğini kabul etmeyecek bir ev sabin mi var sandın! Haşa… Sen Allah’ın evinde, Onun misafirisin, ellerini aç ve ne istiyorsan Ondan direkt iste!” dedim ve o kurdelayı çözerek, cebime koydum. Arkasına bakarak sessizce uzaklaştı gitti.
Allah bizim Rabbimiz, Bizi O yarattı ve yine Ona döneceğiz. Bizim her rızkımızı Rahim ve Rahman ismiyle O veriyor, bütün yarattıklarına da her ihtiyacını veriyor. Lütfen duamızı direkt Ona yapalım ve Allah’ın gazabına uğranların ve yoldan çıkmışların yolunda olmayalım. Cahillikten kurtulmak için Onun ilmine sarılalım. “Oku”yalım, “Yaşa”yalım, “Örnek” olalım.
Saffet Kuramaz