Ecel gelse aşığın gönlünde ne bulur
Ya hasretini ya sevinci aşkı gönülde olur
Hasretiyle alsa canı alacak can bulamaz
Sevinci varken aşkla alamaz bu cana kıyamaz
Aşığı bazen canan anlamaz Azrail dahi anlar
Anlayanı da anlamayanı eceli güzel paklar
Âşık o cananını alır gönlünde bilin saklar
Aşkla sevmeyen aşktan canandan kaçar
Cananın lebinden bir hayat busesi ister can
Ondan sonra âşık der gönlüm artık sen yan
Aşk benim gönlümde âşık der yârimle yanan
Sevinci varken almaya gelse bu cana kıyamaz
Aşığı bazen canan anlamaz Azrail dahi anlar
Anlayanı da anlamayanı eceli güzel paklar
Âşık o cananını alır gönlünde bilin saklar
Aşkla sevmeyen aşktan canandan kaçar
Aşığa yârin cefası sevdiği anlamına gelir
Naz yoksa o yârde bu gönül sanki geberir
Aşka aşığa akıl sır ermez erenler ki bilir
Sevinci varken almaya gelse bu cana kıyamaz
Aşığı bazen canan anlamaz Azrail dahi anlar
Anlayanı da anlamayanı eceli güzel paklar
Âşık o cananını alır gönlünde bilin saklar
Aşkla sevmeyen aşktan canandan kaçar
Gülveren’im yârden cefa kılıcını âşık ister
Dokunmayınca cefa kılıcıyla yâri biter
Mevla sırrıyla aşkı vermiş âşık bilir sever
Sırrını bilmeyen cefadır demiş budur keder
Sevinci varken almaya gelse bu cana kıyamaz
Aşığı bazen canan anlamaz Azrail dahi anlar
Anlayanı da anlamayanı eceli güzel paklar
Âşık o cananını alır gönlünde bilin saklar
Aşkla sevmeyen aşktan canandan kaçar
Son bir dörtlük aşk için söyleyeyim yeter
Hakkıyla bilmeyenin çektiği değil mi keder
Aşkı bilmeyene söyleyin aşk bilin neyler
Alır başını gider küser gidişiyle derbeder eder
Mehmet Aluç / Âşık Gülveren