Bugün, hüzün olsun senin adın,
Gözlerimin değdiği her noktaya sen olmadan sinen,
Yıllara meydan okuyan bir anıdan fırlayıp,
Hayalimin köşesinde bir anda beliren,
Halka halka sararcasına benliğimi,
Bütün direnişlerime rağmen beni kendine çeken.
Bugün, özlem olsun senin adın,
Bulmak ister gibi sende kaybolan kendini, sokak lambaları
altında,
Hani o adımı ve kim olduğumu unutturan bana.
Aldığım her nefeste hücrelerime kadar işleyen ve hiç
gitmeyen.
Sen bunu bilemezsin,
Böyledir işte birini özlemek, özlendiğini bilmeden.
Anlatması zor, yaşaması bir o kadar acı ve karmakarışık,
Dönüşü olmayan ve istenmeyen bir misafir gibi,
Gelir kurulur yüreğinin ona ait en özel yerine.
Sanki kendine aitmiş gibi dağıtır dört bir yana gizlediğin
bütün sırları.
Bir gün eski bir şarkının unutulmuş nakaratının bir notası,
Ya da bir şiirin en son noktasıdır gelip direnebileceğin yer,
İşte o son noktada çekersin teslim bayrağını, direndiğin
gözyaşlarına.
Bir anda alır götürür seni senden, bilinmez kör karanlık
kuyulara,
Yalan yanlış duygularda kaybeder hayat, değerini ve anlamını,
Bir sorgudur sürer gider, kısır döngünde, hayata dair…
Tamam mı? Yoksa devam
mı?
Bugün, yalnızlık olsun benim adım,
Kaybolan ben değil miyim nasıl olsa kuru kalabalıklar
arasında,
Ben değil miyim terkedilmiş gibi koskoca bir hasretin tam
ortasında,
Belki gelir ümidiyle gördüğü her çocuğu çocukça tembihleyen,
Ve ondan bir müjde bekleyen,
Gözlerimi dikip sokağın köşe başlarına saatlerce…
O parmak uçlarında yürüyüp geleceğin anı gözleyen.
Bugün, vuslat olsun benim adım,
Artık yıllarca taşıdığım ümitlerimin bile ümit kesip terk ettiği,
Sahipsiz duyguların harman olup delice estiği,
Gündüzün sona erip, yıldızlara, aya, geceye ve hüzne yol
verdiği,
Kararan bulutların yağmura kol kanat gerdiği,
Ömrümün son kıyısında,
Hasretin son bir defa daha akıp gittiği,
Beni benden eden onca duygunun mezarı başındayım,
Önce ben sana okuyayım bir Fatiha,
Sonra da istersen, sen bana.
Eğer zor gelir diyorsan bu dahi bana,
İstemezsen onu bile okuma.
Bugün, benim adım vuslat
Dilimle yüreğim arasında sıkışıp kalmış bir ben gizli, bu
son bakışta,
Ayrılık mı?, ağlamak
mı?, söylemek mi?, susmak mı?, özlemek mi?, yoksa kaçmak mı?...
Adını bile koyamadığım duyguların, ez cümlesine bir veda mı?
Dönmek yok artık, sende bıraktığım diğer yarıma,
Bir daha… Bir daha… Asla…
İşte, burası gelip gideceğim her şeyin bittiği,
Her şeyin benden,
Benimse her şeyden kurtulduğum,
Bütün varlığımla senden ayrı düşeceğim son nokta…
https://www.youtube.com/watch?v=iN9uYPZcKNo