Avuçlarımda söylemeye utandığım,
Kırılmaya namzet bir aşkın can kırıkları
Yüreğimde kabuk bağlamamış,
Son vurgunun kapanmayan yaraları,
Kulaklarımda bana seni hatırlatan, o son şarkı…
Es vermişim hayata, eserindir bu kalan bana.
Öyle canlı bir tablo gibi,
Duruyorum işte her şeyin ortasında.
Gece ve gündüz gibi gelgitlerde geçen bir ömür,
Zaman tarumar…
Günler bir birine düşman sanki yokluğunda,
Oysa kirpiklerinde ıslanmak vardı, eteklerine uzanıp
dalmışçasına.
Ya da kaybolmak gözlerinin hasret kokan deryasında,
Yazık olmuş içime döktüğüm onca gözyaşına,
Bir kıymet bilmeze satmışım bütün sevdayı,
Bilsen… Nasıl ümitsizce bekledim görmeni,
Gülüşlerinde yanıp kül olduğumu,
Daralışlarıma nefes olup,
Gözlerinde soluklandığımı.
Son bakışın, ilk yanışım kaldı bir tek aklımda,
Yanmak mı? zor kaçmak mı? sanki matem havasında,
Sıkışıp kalmış gibi bu yürek iki dünya arasında...
Ne kadar da kolaymış senin için,
Dile vuran ayrılık cümleleri,
Unut, sevme, özleme, bekleme…
Şu iki yanı keskin
Her yanı yakan sözcükler kadar yer bulamadım ya
dilinde
Bir sokak kedisi,
Bir çiçek kadar giremedim ya gönlüne.
Bilmem! Farkında mısın kopan fırtınaların,
Bana bırakıp gittiğin, o kanayan mirasın,
Oysa ne yalan masallar anlattım gönlüme,
Yalancı baharlara dair,
Bile bile yandım sende kül olmak pahasına,
Bile bile sarıldım dikenlerine kanarcasına,
Boş yere katlanmışım, sensizliğin bunca dağdağasına.
Uykularım bana küs, ben sabahlara.
Bir tek yokluğun kaldı senden yarına,
Gitmek mi? zor kalmak mı? sanki sıratın ortasında,
Sıkışıp kalmış gibi bu yürek, iki dünya arasında…
https://www.youtube.com/watch?v=YoeFlTgXmSk