KADİR GECESİ ve ÖNEMİ
Değerli Dostlar;
Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluş olarak bilinen Ramazanı-ı Şerif’in; sonuna ulaştığımız şu günlerin kıymetini bilip en güzel şekilde değerlendirmemiz lazım.
Kur’an-ı Kerim’de “Kadir Suresi” nde geçen ve Hadis-i Şeriflerde Rasulullah (sav) tarafından Ramazan Ayının son on gününde gizlenmiş olduğu ve
özellikle son on gündeki tek gecelerde aramamız gerektiği belirtilen “Kadir Gecesi” nin de içerisinde bulunduğu,
son on günlük dilimdeyiz.* (Bu gün
itibariyle son yedi gün)
Bu mübarek geceyi
aramak ve değerlendirmek için elimizden gelenin en iyisini yapmamız gerektiği,
İslam tarihi boyunca ve istisnasız tüm İslam âlimleri tarafından her dönemde,
ayrı ayrı üzerinde önemle durularak belirtilmiştir.
Peki, nedir bu gecenin
önemi?
Kadir Gecesinin
önemi: Cenab-ı Hak (cc) tarafından Kur'an-ı Kerim’in dünyaya indirilmesinden
kaynaklanmaktadır. Yani kâinatı yaratan, sonsuz güç ve mutlak kudret sahibi
Rabbimizin (cc); sözlerinin, emirlerinin bulunduğu yüce kitabımızın bizlere gönderildiği
gecedir. Böylesi önemli bir geceyi, Cenab-ı Hak (cc), tabiri caiz ise; bizler
için bol sevap kazanabileceğimiz bir ticaret vakti yapmıştır.
Bediüzzaman
Hazretleri bu konuyu, güzel bir örnek ile şu şekilde açıklamaktadır:
Teşbihte hata
olmaz!
Nasıl ki, bir
padişah; tahta çıktığı ilk günü bayram ilan eder ve o günün her yıldönümünde, devlet
yetkililerine, askerlere “cülusu hümayun" adı altında bahşişler, ikramiyeler ve
beraberinde halka çeşitli hediyeler dağıttırır, birçok ikramlarda bulunur;
aynen öyle de içinde yaşadığımız ve sınırlarını bile bilemediğimiz
genişlikteki bu kâinat memleketinin padişahı, sultanı olan Cenab-ı Hak (cc); o
muhteşem kitabın Kur’an- Kerim'in dünya semasına indirildiği Kadir Gecesinin
önemine binaen, o gecede biz kullarına sınırsız manevi ikramlarda
bulunmaktadır. O geceyi, bizler için bin aydan daha hayırlı kılmıştır. Bunu da;
Kadir Suresindeki “Leylet-ul kadri
hayrun min elfi şehr,” ayeti kerimesi ile bildirmektedir.
Bu ayette geçen bin aylık süre ise; yaklaşık seksen dört
yıl etmektedir. Cenab-ı Hak (cc) bu ayetle bize Kadir Gecesinin, seksen dört
yıllık bir ömürden daha kıymetli olduğunu müjdelemiştir. Bu ne demektir?
Yani bir insan,
Kadir Gecesini hakkıyla değerlendirebilirse; sanki en az seksen dört yıllık bir
ömür yaşamış da, bu sürenin tamamını hiç günah işlemeden, sürekli ibadetle
geçirmiş gibi sevap kazanabilir, anlamına gelmektedir.
Bediüzzaman
hazretleri; bu ayetteki “ Kadir gecesi, bin
aydan daha hayırlıdır” ifadesini, (bir
ay otuz gün kabul edilince) otuz bin geceden daha hayırlı olarak anlamlandırıp;
o gece, işlenecek her bir salih amel ve okunacak her bir Kur’an harfine,
Cenab-ı Hakk’ın (cc) otuz bin katı ile karşılık vereceğini belirtmiştir.
Kadir Gecesini
nasıl değerlendireceğiz?
Öncelikle şunu belirtmekte
yarar var. Kandil geceleri için belirlenmiş hususi bir ibadet yoktur. Herkes
dilediği kadar namaz kılıp, tespih çekebilir; zikirlerle, salavatlarla, tövbe
ve istiğfarlarla meşgul olabilir. Allah’ın (cc) razı olacağı her türlü ameli
işleyebilir. Bunların hiçbirinde sınır yoktur
Mübarek bir geceyi,
yani kandil gecelerinden herhangi birini değerlendirmenin en kısa, en kolay
yolu ise; yine en büyük rehberiminiz Rasulullah
(sav) tarafından bizlere tarif edilmiştir.
Sahih kaynaklarda
geçen; “Yatsı namazını cemaatle birlikte kılan
kimse, gece yarısına kadar namaz kılmış gibidir. Sabah namazını da cemaatle
kılarsa bütün gece namaz kılmış gibidir.” ** Hadis-i Şerifi; yaşadığımız her gün için geçerli
olması ile birlikte, mübarek geceleri eda edebilmenin de asgari ölçüsünü
bizlere en anlaşılır şekilde bildirmektedir.
Bu Hadis-i Şerif’e istinaden,
bir mümin, en basit haliyle; yatsı ve sabah namazlarını cemaatle kılarak, mübarek bir geceyi ihya
etmiş gibi sayılır. Ya da sabaha kadar uyumayıp çeşitli ibadetlerle meşgul
olarak, tüm geceyi, fazlasıyla değerlendirebilir. Herkes yapabildiği kadarıyla
istifade eder. Uyumayarak, sabaha kadar ibadetle değerlendirmek; daha evladır
tabi ki…
Rabbim bizleri;
Kadir Gecesini hakkıyla eda edebilen ve o gecedeki hissesi fazla olan
kullarından eylesin.
Dualarınızda, ismen
bulunmak ümidiyle…
Allah’a emanet
olun.
KAYNAKLAR:
(*):
Buhari, Leyletu-l Kadr 3 ve Müslim, Sıyam 216
(**): Müslim, Mesacid s.260; Tirmizi, Salat 165; Ebû Davud, Salât 47