bunu senden hiç beklemezdim
çekip gideceğini...
kör oldum sanki güneşim söndü
ay'ım düştü gecede,
dipsiz bir kuyuya döndü göğüm
her yer siyahın en koyu tonlarıyla boyandı
sonsuz bir boşluğa düştü göğsüm
bunu senden hiç ummazdım
beni yalnızlığa iteceğini...
açtığın yaralara, ki bu bile yetmedi sana,
tuz gölünü kattın
canımın ağrısından yaşama dair her şey
ölüme terk etti yerini bende
umudum rafa kalktı, gülüşüm arafta kaldı
acılarım saf saf dizildi yüreğimin secdegahında
bunu senden hiç beklemezdim
beni bir başıma koyacağını...
çiçeğe durmuşken sana salkım saçak
sen dolu olup yağdın üzerime
ve çiçeklerime vurdun
zatürree oldum ayrılığının rüzgarından
bir kır menekşesi gibi kırıldım orta yerimden
ellerin hoyrat, ellerin ayrılık kokuyor
ve bakışların yüreğimi deliyor
bunu senden hiç ummazdım
yok olacağını...
konacakken pencerenin kenarına
sana kuş olup ötecekken sevdalı sevdalı
sen kurşun olup yüreğime değdin
beni koydun yaralı yaralı
gözlerimdeki yaşlara inat
yağmur oldun düştün kirpiklerime
bunu senden hiç bilmezdim
beni zerre miskal sevmediğini
şimdi yıkılsın dünya; yansın orman
kurusun okyanus, devrilsin dağlar
kaybedecek hiçbir şeyim yok
azrail gelsin kurulsun can otağıma
alıp gitsin canımı kimsesizler mezarlığına