Şimdi sıradanlaşıyorum, hayat:
Göğe kement attığım gün dönümünde
Bir hayal peyda oluyor
Yüzüne hürmeten aşkların ikramında
Yaftalandığım dizelerin
Bakir umutlarında
Bir pervaneye dönüşüyorum.
Süt liman ruhların iskelesinde
Kör bir acıyım belki satılmışlığın
Çaresizliğinde
İnsanları yok sayan kâfir gölgelerin
Bariz ihbar ettiği
Masumiyetin tarhında
Büyülendiğim kadar büyümeyi
reddettiğim
Bir çöl çiçeğiyim.
Oysaki kuru dudaklarım
Lal yapraklarında çöl ateşinin
Bir duadan başka neyim ki,
Güneşin kavurduğu ateş duasında
Hücrelerimde
Gergin elem;
Yorgun kelam
Aslında beni bana sunan
Bir ruhun tasviriyim.
Doğamda mevcut aşk ve talan;
Sonumda kayıtlı kayıp şifrem
Teğet geçtiğim ne ise
Ben kalibresi olmayan bir hiçliğim
Aşkına tutsak
Belki de kötülükten muaf
Bir dervişim kendimce sevdiğim:
Ne yalan ne karaya çalındığım
Uzağında olduğum bir iftira.
Göğü çekiştiren cüceler kadar korkak
İblisin kan donduran lanetine
Uzak tutmalıyım içimi
Ki kemirgen ithamlar düşsün yakamdan
Ben bastı bacak hayallerime kucak açan
Meleklerin safındayım
Kendimi bildim bileli.
Ruhumun katmanlarında
Sonlanmasını dilediğim azabın
En yakın tanığıyım:
Her bir hadis’e yakın ve tutkulu;
Her habis düşe uzak ve o sabıka
kayıtlarında
Cehennemin yakan ateşinden korkan
Bir faniden öte
Belki hiçliğim kadar yalnızlığımı
öven
Hece hece.
Kendimin kurbanıyım ben
İçimdeki zehri enjekte ettiğim
Bilfiil her hücrem
Kanıksadığım hayatla yok madem
irtibatım
Ölümden de yok korkum
İnkâr ettiğim değil
İhbar ettiğim
Masumiyetim kundaklanmadan
Yol yakınken
Zamanıdır gitmenin.
Belki bir mazlumu daha esir alacak
Şaibeli fırtına
Çapulcu kâfirlerin
İhanetine uğrayan evrenden alacaklı
olsam da
Razıyım yalnızlığa
Rabbim mademki hep yanımda.