ŞİRİN KÖYÜMÜN
Çıktım Ağan dağına
seyran eyledim
Havası, suyu doyum olmaz köyümün
Sel oldu gözyaşlarım hasret söyledim
Aktım bahçelerine şirin köyümün
Sıralı dağlara sırtını
dayamış
Köyler içinde ‘aydın’ namını almış
Önünde bereketli ova uzanmış
Sandım Seyfe nin Gölü şirin köyümün
Boztepe, Horla,
Dalakçı sırasında
Sınır kavgası yok köyler arasında
Hatır, gönül, saygı bitmez burasında
Tattım kardeşliğini şirin köyümün
Yukarı pınar akar
kendi halinde
Bir güzel gördüm siyah saçı belinde
Işmar ettim görmedi türkü dilinde
Daldım o gözlerine şirin köyümün
Kimisi göçmüş viran
kalmış orası
Yaşlısı bekler durur sala sırası
Bakar kapıya sızlar hasret yarası
Sardım yaralarını şirin köyümün
Kağnı, dirgen, tırmık,
yaba, orak, tırpan
Müzeye kalmış kağnıyla kara saban
Yatar mezarda at, öküz, eşek koşan
Baktım düven'lerine şirin köyümün
Şahman buğdayı
tarlasına ekilir
Düğ, bulgur Karacaören akıl edilir
Çörek, bazlama, börek hazla yenilir
Yaktım tandırlarını şirin köyümün
Eğitime seferber köşe
bucağı
Önder Habip Arıöz aşırmış dağı
Tahsil yapar gençler öğretmen ocağı
Taktım madalyasını şirin köyümün
Yas, düğün, bayram bir
arada görülür
Yan bakma bayrağına sinir gerilir
Vatanın toprağıyla kanı karılır
Andım şehitlerini şirin köyümün
Hasretin çekilmiyor
yanar bağrında
Erdoğan çoban olsa yeşil dağında
Sulansa koyunlarla İnde, Yaylan da
Kandım suyuna demez şirin köyümün
ERDOĞAN ÇALIŞKAN 26 11 2013