“Başarımın sırrı üstünlüğüme gözü kapalı inanmamdı.”demiş Oscar Wilde. Başarının sırrı sahiden de bu mu? Ya da başarı için inanmak yeterli olur mu?
Elbette olmaz. Fakat ilk şartı bu olmalı. Önce inanacaksın ki ardından gayretin, çıkan sorunlara bulduğun çözüm yolları, uygun yolu seçmen ve uygulaman onu takip etsin. Ve elbette dua ve tevekkül. Takdir Allah’ın.
Başarı fark yaratmaktır. Siz hiç kılını kıpırdatmadan başarıya boğulmuş birine şahit oldunuz mu? Olamazsınız. Okul koridorlarında asılı olan “Hiç kimse başarı merdivenleri elleri cebinde çıkmamıştır,” sözünde olduğu gibi kimse oturduğu yerden en ufak bir başarıya kavuşamaz. Haksız başarılar değil benim anlattığım,-onları Allah görüyor- başkalarının başarısını üzerine alınanlar da değil. Dişini tırnağına katıp amacına ulaşan, bu amaç doğrultusunda her zorluğa göğüs gerenlerden bahsediyorum.
Susuzluğunuzu gidermek için dahi oturduğunuz yerden kalkmanız, bir bardak almanız, çeşmeyi açıp doldurmanız ve çeşmeyi yeniden kapatmanız gerekir. Bir bardak su içmek için yaptıklarımız bile başarıdır. İnanın bunu başarmayanlar da var, başkasından isteyen. İşte o yüzden eliniz ayağınız tutuyorsa kimseden bir bardak su dahi istemeyiniz derler.
Bir ev hanımı akşam huzur içinde ailesini sofra başında görmek istiyorsa sabahtan itibaren bunun kaygısına düşmez, umursamaz ise aile bütünlüğü başarısını sağlamış olabilir mi?Ha keza hayattaki her şey için de durum budur. Sınava hazırlanan öğrenci, hem derslerini hem sosyal hayatını devam ettirme başarısı göstermezse düzenli ve planlı ve başta da dediğimiz gibi kendine inanarak çalışmazsa sınavı kazanabilir mi? Ev sahibi olmak isteyen aile reisi kazancının tamamını harcar, birikim yapmayı beceremezse hedefine ulaşabilir mi? Sadece vaatler sunan ama uygulamada hiçbir hareket ve başarı sağlayamamış bireyin başarılı olması ya da başarılarına çevresindekileri inandırması mümkün mü? Huzurlu bir yuva kurmak isteyen bayan ve erkeğin kendisini tanıyıp geliştirmeden, amacını ve beklentilerini bilmeden, maddi manevi hazırlıklarını tamamlamadan yuvasını kurabilir mi? İdeal kilosuna kavuşmak isteyen biri sürekli yer ve dikkat etmezse bunu başarabilir mi?
Herkesin hayatta amaçları, hayalleri ve beklentileri vardır. Umut ise tükenmeyen bir yol. Dünyanın yalan olduğunu bildiğimiz halde böylesine koşturuyoruz da ya bilmeseydik ne olurdu halimiz? Belki de hiç uyumayacaktık. Tabutu taşıyanları görmesek bu gerçeği unutup dünya meşakkatinde kavrulup gidecektik. Bu gerçeğe rağmen hepimiz koşuşturma, başarıya ulaşma peşindeyiz.
Yıllardır ben de bir amaç uğruna ikiye, üçe bazen dörde bölündüm. Başarının neresindeyim onu ancak dışarıdan bir göz söyleyebilir fakat ben hep inandım, hiç vazgeçmedim. Gücüm yettiğince bu uğurda yeri geldi uykusuz kaldım, yeri geldi son paramı harcadım, yeri geldi kızdım, kırıldım. Kimi zaman tükendim. Dualara sığındım. Rabbime her halime hamd ettim. Eğer zaman zaman yaşadığım olumsuzluklara çözüm üretmeyip hemen vazgeçseydim kendime olan saygımı ve güvenimi yitirmiş biri olarak yaşamaya devam edecektim. Ben, ben olmayacaktım.
Velhasıl kelam… İnanmak lazım azizim. Baş koyduğunuz yola inanmak, çalışmak ve vazgeçmemek lazım. Amacını iyi bilmek, bu yola baş koymak lazım… Her başarıya şükretmek, ilerlemek için gayret ve süreklilik lazım.Gelecek adımı iyi planlayıp düşünerek hareket etmek lazım. Çok okumak doğruyu yanlışı birbirinden ayırmak lazım. Sorunları gözümüzde büyütmemek, bu yolda karşımıza çıkan sorunlara çözüm üretmek ve düğümleri sabırla çözmek lazım. Bize inanmayanlara, vazgeçirmeye çalışanlara sessiz kalıp sonucu beklemek lazım. Başarıya giden yolda gerekirse destek almak, bu hususta tecrübeli olanlardan fikir almak ama kimseyi ezmemek, kırmamak, hakkını yememek lazım. Sadece bir aylık bir yıllık değil on, yirmi yıllık planlar yapmak lazım. Elde ettiği başarıyı elinde tutabilmek için çaba sarf etmek lazım. Nasip olan başarıyı sevdiklerinizle, dostlarınızla paylaşmak lazım. Başarı yolunda yavaş ve sağlam adımlarla, acele etmeden ve doğru insanlarla ilerlemek lazım. Sadece inanmak değil kıpırdanmak lazım. Ne demiş atalarımız “Hareket olan yerde bereket vardır.”
Gerisi… Takdir-i İlahi…