Sene
iki bin on üç, Mısır'da hayat durdu
Avrupa
ve ABD enikleri kudurdu
Haçlı'nın
yüzsüzleri milleti yok saydılar
Demokrasiye
karşı darbeyi hak saydılar
Firavun'dan
beterdi Sisi'nin gerçek yüzü
Vicdanı
sağırlaşmış, körelmişti kalp gözü
Yalanın
urganıyla akıl çekildi dara
Gün
balçıkla sıvandı, kezzaba bandı yara
Mursi
devrildiğinde tuz buz oldu hakikat
Zindana
hapsettiler, yapılmadan tahkikat
Küstahlar
karakışı bahar diye sundular
Bu
çağın Yusufları tükenecek sandılar
Zaman
hüzne gebeydi, hiç dinmedi acılar
Ağlamaktan
yoruldu analar ve bacılar
Sükûtun
çığlığını hiç duymadı kulaklar
Baskıda
ve zulümde hep öndeydi malaklar
İdrak
kelepçelendi, Mursi'yi susturdular
Korku
marifetiyle ümmeti bastırdılar
Yalanın
hareminde hakikatler sırlaştı
İman
göç eyleyince vicdanlar nasırlaştı
Mursi
öldü Mısır'da, zulüm ölmedi yazık!
İhvanü'l-Müslimin'in yüzü gülmedi
yazık!
Bu
çağın Yusuf'uydu, candı Muhammed Mursi
Zifiri
karanlıkta tandı Muhammed Mursi
Sadakatle
bağlıydı İslâm denen hak dine
Kur'an'ı
anayasa eylemişti kendine
Bir
ömür eğilmedi el-hak hep diri durdu
Zalimin
karşısında yekpare, iri durdu
İhvan'ın
aynasıydı; özüyle ve sözüyle…
Zindanlarda
cenneti gördü gönül gözüyle
Kimse
söndüremedi umudun çerağını
Kendine
menzil saydı şehadet durağını
Mursi
bir Hakk dostuydu; muvahhitti, mümindi
Gelecekte
ümmetin zaferinden emindi
Muhammed'in
kabrine gökten yıldızlar akar
Giden
şanlı yolcunun hasreti yürek yakar
O
ki İslâm bağından iman gülleri derdi
Ötelerde düğün var, can cananına erdi
Mahkeme-i
kübrada hesaplar görülecek
O
gün mazlum Mursi'ye beratı verilecek
Bir
Mursi öldüğünde bin Mursi doğar elbet!
Sönmez
imanın nuru, zulmeti boğar elbet!
Mazlumların
gözünde yaştır Muhammed Mursi!
Tevhidin
bedeninde baştır Muhammed Mursi!
M. NİHAT MALKOÇ