‘’Filler mezarlığında fil ölüleri
Ve belki birkaç da şiir bulursunuz
Ki o şiirler kendi ölümlerini sezen
Birer kuğuydular kuytu sularda.’’
(Ahmet Telli)
Ayracı olmalı ömrün ölü ve ölümlü
şairler
Aklına mukayyet iken gazap ve afak
Aşkın da hacminden taşan bir buğu
Sonun izbeleri.
Sanrılı yürekler cumhuriyeti, azizim
Demem o ki;
Ben yoğum bu şiirde bir ikindi v/akti
de
Ayrı düştüğüm mealinden yorgun
fıtratın
İzahı da yok düşlerimin
Her uyandığımda kan ter içinde
Belli ki delişmen yüreğin de firarı
gün ve gece
Cebelleştiğim ömür ve ölüm
İki yakası bir araya gelmedi gitti
külliyemin
Hani şeytan azapta gerek, diyenlerin
emeli iken
Düşkünlüğümüz hasrete.
Özümsediğim kadar da süzüldüm;
Ölümü dillendirirken
Ömrü de teğet geçti yüreğin menkıbeleri
Bir soluk düşte düşe kalka
Bir yangına dönüşen ruhumda
Sözcükler cirit ata ata…
Gıyabında restleştim de mevkiimde
sonlanan
Her görevi şiar edinmişken
Belki de tezahürü yürek sesinin
Kapışan iblisle yeisin de tekelinde
bir im
Aşka kazık kakan her aykırı hünkârı
Ayrışan günle geceyi de şaibeli bir
fısıltıyla
Yakama diktiğimin de mealiydi
Haykırdığım heceler
Kekelerken zaman zaman
Şiir olmaya namzet mi dersin ülküm?
Bir de ufkum şerh düşüp de maziye
Göreceli bir ihanet ile
Kendime sapladığım o çuvaldızı
Her hengâmede ayrı soluklandığım
Yandığım közünde utkun
Bir iğne iplikle kendimi diktiğim
şerden kaçıp da
Hayra yorduğum her zulmü
Hicvederken şiirlerde
Görüp göreceğim ne mi kaldı?
Demenin de yok işte tek bir yanıtı.
Ve şimdi gidiyorum geceyi de
sırtlanıp
Varsın vurulayım sırtımdan
Yeter ki bağrımda olmasın tek yanık.
Hatmettiğim her gizemde kayıtlı dünüm
madem
Göğün devindiği o matemde mi saklı
dünüm?
Yarına Allah kerim, mirim
Günümle avunduğum
Belki de bir sabinin nefesinde
Nefsimi öldürüp hatmettiğim…
Her inilti kopan b/ağrımdan
Sonlanmaya çeyrek kala
Yana yakıla yazdığım her satır aşk
ile
Ve aşkın niyetine atıp da tuttuğum
bir bumerang
Dönüp de menzile giren her yürek
Aslında delişmen benliğimle
Konduğum bir pervaz
Yârin ellerinden olsun ölüm yeter ki.