Bir evlat engelli de olsa, otizm hastası yahut hiperaktif olsa, anaya babaya vatana ihanet etse, et tırnaktan ayrılmaz hesabı bu çocuklar ebeveyn için en mükemmel çocuktur. Onun hakkında kötü söz söylense, savunur, kavga eder yahut o kişiyle bağlantısına son verir. Allah vergisi bir durumdur bu kusurlar. Kimse isteyerek vermemiştir onlara, yahut kendisi bunu seçmemiştir. Doğuştan yahut başıboş bırakıldığında kandırılarak o son noktaya gelmiştir. Her ebeveyn çocuklarının övülmesini ister. Onların başarısı kendi başarılarıdır da… 


Eskiden engelli  bir birey yahut çocuk itilir kakılırdı. Hani ölsek bu çocuklara kim bakar kaygısı hakimdi. Günümüzde, engelli olmalarına rağmen yüzüyorlar, futbol/basketbol oynuyorlar, sanatçı oluyorlar. Bu dallarda dünyada derece alıyorlar. Onlara övgüler yağıyor günümüzde… Dünya yüzme şampiyonasından ikinci olan Sümeyye kızımız, paralimpik basketbol ve futbol şampiyonalarında birincilik alan milli takım….Bunlara güzel örneklerdir. Engelli olmak artık sorun değil, başarının adresi… Örneğidir! Yeter ki biz onlara engel olmayalım.


Birde, çocuğunu zorla dağa kaçırarak terörist olmasına sebep olunan anne ve babalar var. Hiç bir engeli yok ama beyinsel engelli terör grupları, o yörenin gençlerini ırkçılıkla sömürerek anlamsız ve boş hayallerin olduğu hedeflere sürüklüyorlar. Dağlarda yaşıyorlar, ilkel şartlarda… Ne ana yemeği ne ana ütüsü değmiş elbiseleri olmadan, ne de okul yüzü görmeden! Çocukları engelli değil ama yanlarında da değil. Onlara o kadar ihtiyaçları varken, ağlamaktan ve yüreğine pranga vurmaktan başka çare bulamayan anneler… Şimdi Diyarbakır’da ölmüş olsa bile kemiklerini istiyorlar, onu ben gömeceğim kemiği olsunda diyorlar toprağa… Onlar dağda yaşayacağına bizimle yaşasın, çalışsın ve bize baksın diyorlar. Vatanını sevsin, kandırılmışlığa son verelim diyorlar. Terörün engelini aşmaya çalışıyorlar. O elebaşları gerçek engellidirler çünkü. İnsanın ölümü üzerine yaşayan, kurgulayan kişi, nasıl sağlam insan olabilir ki?


Eğer insanı eğitmezseniz, aş ve iş vermezseniz, geleceğini kurgulayacağı hayallerini elinden alırsanız bu çaresizliği işte onu engelli kılar. Gençler, iyi bir eğitimden geçmiyorlar. Onlara, atalarını anlatan gerçek olgular verilemiyor. Vatan ve din sevgisi kanayan bir yara haline geliyor. Turizm bölgelerinde tanıyacağı bir Avrupalı kız ile evlenip, rahat yaşama kavuşacağını sanan eğitimsiz insanlara her an rastlayabilirsiniz. Hırsızlığı meslek edinip, çaldıkça ve ceza görmedikçe bundan keyif alan kişiler türedi. Onların ne evleri, ne aileleri, ne eşleri, ne de gelecekleri var. Bu toplumun gerçek engellileri ve onları iyi bir insan olma yolunda nasıl aktif hale getirebilecek devlet, işte bu nokta muamma… 


biz engelli derken, fiziksel ve mental sağlığı anlıyoruz. Oysa ki, toplumun kanayan yarası haline gelmiş, parazit gibi yaşayan, ebeveynini sömüren ve çalışmayan, her türlü kötü alışkanlığı meslek haline getirmiş kişilerdir, gerçek engelliler. Etrafımıza bakıp, bu kişilere yapıcı olup da topluma nasıl kazandırabiliriz, kaygısı herkeste olmalıdır. Bu da ancak sevgiyle, vatan aşkıyla ve Allah korkusuyla olabilir. Bu görünmeyen engeli yıkmak için, insanların zarar görmesini beklememek gerekiyor. Girdiğiniz bir sokakta bir araya gelmiş çocuklarla sohbet etmekle işe koyulabiliriz. Gençler para değil, ilgi ve sevgi bekliyor. Onları çekip çevirecek, onların sorularına ve sorunlarına cevap verebilecek lider kişiler olması gerekiyor. Yetmişli ve seksenli yıllarda bir sokak kültürü vardı. Sokakta top oynamak, başka sokaktakilerle turnuva düzenlemek ve alınan sonuçların paylaşımı o sokağı birbirine bağlıyordu. Şimdi bu sokak kültürü kalmadı. Kapı önlerinde oturan komşular yok. Sokak düğünü yapılması bile eleştiri konusu olabiliyor. O sokaklar engellilerle doldu. Atın bu engelleri ve gençleri özgür bırakın. Yeniden sokak kültürü canlansın…


Diş tırnaktan ayrılmaz, bu bize has bir durum. Avrupa’da ya da gelişmiş ülkelerde on sekiz yaşını geçen çocuğun, ailesinden ayrı evi oluyor, kendi hayatını yaşıyor. Orada herkes kendi hayatını yaşıyor. Ama bizim ülkemizde çocuk evlenene kadar ailesiyle yaşıyor. Evlense bile ailesinden uzak bir yerde yaşamıyor.  Elbette hayat şartlarının zorladığı durumlar müstesna. Bizim aile yapımız engele, sevgisizliğe karşı aslında… Sanki bu gelenek de elimizden gidiyor mu ne!


Haydi görünmeyen ve bilmediğimiz gerçek engelleri kendi üzerimizden kaldıralım. Kendi kusurlarımızı örtmek yerine, onları düzeltelim. sağlıklı bir toplumu hep birlikte inşa edelim. Ahlaki çöküntüyü derdest edelim.


Saffet Kuramaz

( Engelliye Biz Engel Olmayalım başlıklı yazı safdeha tarafından 21.09.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu