Bir sözcük olmayı diler miydin,
söyle?
Dilemması ömrün, kayıtlı olduğun
zincirde:
Mil ç/ekilmiş gözlerinde sürmediğin
sefanın
Aykırı kozu olmayı beylik bir rüzgârla
savuran
Minnet ehli rüyaların da bir parçası
olmayı…
Dilinin ucuna gelen aslında basireti b/ağlanan
bir kayra:
Pervasız, sefil yüreğin nazı
Közünde saklı tutulası kayıp vefası
Sonrasını da unutan bir yangın sadece
Ateşlerin vaveylası en çok acıyı da
eken derine.
Suretlerin nezdinde aykırı mıydı
yoksa sevginin doğası?
Dolgun mevsimin iri atkestaneleri
Atıp tuttuğun her nidada ve de
vedada,
Seyrinde olduğun hangi bulutsa
yüreğini astığın:
Koyu gölgeleri reşit kılan aydınlık
kadar
Bekası anda saklı bir mazeret
Ellerinden kayıp giden her huzmenin
Çağrısı yerli yersiz tutuklandığın
cihanın…
Lanet iksirini içen şehvetli bir
zebani:
Mazlumun Nisan tasında biriken de
gözyaşı
Hele ki yok mu ahde vefası
İçini tırmalayan bir haris düş
Göğün mıntıkasında saklı bir
kayboluş:
Vebali boynuna mevsimin;
Sözcükleri tükenen zümrenin yeis
yüklü nakaratı…
Demlendikçe kıyama duran;
Dertlenip de kıydığı nice duygu
Salkım saçak bir muhtıra;
Köle bildiğin nice hatıra
Sevdalı aksinde yüreğin, kopan devasa
fırtına:
Fıtratın gizeminde saklı
Fitresi ömrün nice gönülden taşan
Bir dolup bir de boşalan nazı niyazı
Makbul düşlerde el pençe divan
Yanlı yansız nice de yıldız
Mehtabın şaşkın sedası.
Gözlerinde doğan bir güneşe takılı
aklın saltanatı bazı bazı:
Yüklendiğin derdi hala sindiremediğin
Telaşlı bir sedası aşığın kıvancına
sinen
Gölgeli yaftalarda
Tekdüze süregelen ne çok yankı
Ah eden bir mısrada;
Latife ettiğinin de yok elbet tek
itirazı
Taşkınların mahiyetinde
El açmaksa Rabbine huşu içerisinde
Gelip geçen ömrün olmazsa olmazı.
Şimdi sakın da bakma dönüp geriye:
Çatal sesli rüzgâr dinse de dinmese
de
Saltanatı bitimsiz umudun;
Küpeştesinde ömrün utkuna tutkun
ufkun:
Bir cendere olsa da yaşam
Yarına meyyal her anda tutuklusun
işte:
Kabrine dönük yüzünden düşen olsa da
bin parça
Ehli keyif bir kabulleniş de bilme
asla.
Hayatın dolduruşa getirdiği her satır
Aslında yüreğin kibirden arınıp da
Tutunduğu tek kanca;
Gölgeli bir yoldan çok fazla
yaşadığın
Yaşatmaya dair olmasa da gücün
Hüzün değil mi ki yakışan yüreğine
Rabbin kolladığı kâinat uzanırken
ezelden ebediyete…