Erenlerin
bağında açan karanfilsin sen
Görmeyenlerin
gözü, dilsizlere dilsin sen
Lâl-ü
mercan gibisin, sensin incimiz bizim
Sana
hıncı olana dinmez hıncımız bizim
Boynumuzu
bükemez esaret denen illet
O
mübarek gölgende şahlanır aziz millet
Vaveylâda
sükûnet, karakışta baharsın
Gecenin
ahirinde gül yüzlü bir neharsın
Uzağındaki
yanar, yanında olan özler
Gönderde
göremezsek yaşarır şehla gözler
Hakikatin gür sesi, mavi göğün süsüsün
Özgürlüğün şiarı, şehidin örtüsüsün
O
kan kırmızı gölgen üzerimize düştü
Kapkaranlık
geceler aydınlığa dönüştü
Neler
çekti bu millet, şahidiz her anına
Şanlı
bayrak bizi de kat gönül kervanına!
Alevlerin
kalbine düşen çiy tanesisin
Yalanın
berzahında hakikatin sesisin
Karanlık
gecelerde ay gibisin hilâlim!
Denizleri
özleyen çay gibisin hilâlim!
Sensiz
geçen bir saat bir asır gelir bize
Gölgenden
mahrum kalsak yokuşlar varmaz düze
Şehitler
tepesinde rüzgâr seni bekliyor
Gökte
dalgalan diye bir millet emekliyor
O
mübarek gölgende koç yiğitler şahlanır
Gönderde
göremezsek yüreğimiz âhlanır
Al'ına
beyazına nice canlar vermişiz
Senin
kutlu yolunda şehadete ermişiz
Dalgalanır
durursun bir fetih sabahında
Ufuklar
paralanır mazlumların âhında
Burçlarda
dalgalanan zafer nişanesisin
Kehkeşanda
parlayan yıldızların eşisin
O
mübarek gölgende zaman durmuştur sanki
Köstekli
saatini düne kurmuştur sanki
İçim
sığmaz içime, yürek seninle çarpar
Hilâlin
ihtişamı ufuklardan göz kırpar
Cennet
vatanımızın vermeyiz bir taşını
Ne
olur bir gül bize, çatma hilâl kaşını
Rengin
kanımızdandır, özümüzsün hilâlim!
Hürriyetin
remzisin, gizimizsin hilâlim!
Yusufî
kuyularda hakikatin ipisin
Ateşe
kanat çırpan pervaneler gibisin
Sana
öfke duyanın yükleri ne ağırdır
Onların
gözleri kör, kulakları sağırdır
Hakikat
kovanında zehri bal eyleyensin
Sözün
en ağırını susarak söyleyensin
Hayat
denen bu yolda özgürlüktür payemiz
İşten
ve aştan evvel sensin kutlu gayemiz
Bütüne
kavuşturdun yarım kalan seferi
Şehitlerin
kanıyla taçlandırdın zaferi
Uykularımız
kaçar, çatınca kaşlarını
Kirpikler
taşıyamaz sımsıcak yaşlarını
Ey
göklerin Zühre'si, Tahir'in olurum ben
Kılavuzum
olursan yolumu bulurum ben
Bizi
bahtiyar eyler senin altında ölmek
Hicran
uçurumunda bize haramdır gülmek
Ay'ınla,
yıldızınla yüreklerde ışıksın
Şehitler
hıyabanı bu toprağa âşıksın
Essin
deli rüzgârın, hiç dinmesin hilâlim!
O
masmavi göklerden hiç inmesin hilâlim!
İşgalci
Batılılar ne zanneder kendini?
Serdengeçti yiğitler yıkar geçer bendini
Çıkarmaya namzetsin pusatları kınından
Huzur güneşi doğar ceddimin akınından
O
mübarek suretin düşünce ufuklara...
Yarınları
sığdırdın müjdeci şafaklara
Dünyalara
nizam ver, o bahadır ırkınla
Aryaları
utandır ölümsüzlük şarkınla
Seni
mahzun görürsem kirpiklerim ıslanır
Görmem
başka hiçbir şey gözbebeğim puslanır
Vefakârlar
önünden başını eğip geçer
O
mübarek rüzgârın alnıma değip geçer
Dalgalanışın
vaha, suskunluğun çöl gibi
Esaret
kara diken, özgürlüğün gül gibi
Basiret
nazarınla uyandır uykulardan
Tasalı
yürekleri uzak tut kaygılardan
Şehitlerin
kanıyla çağlara mührünü vur!
Virgül
gibi eğilme, elif misali dik dur!
Ecdadın
gür sesini dinletirsin hilâlim!
Gökleri
avazınla inletirsin hilâlim!
Bayrağım
şekillenir hakikatin harcından
Güneş
misali doğar özgürlüğün burcundan
Bayrak
inse gönderden içimize kor düşer
Gökkuşağı
içinden payımıza mor düşer
Bayrak
hürriyet demek; bayrak şereftir, şandır
Göklerde
süzülmesi özgürlüğe nişandır
Ruhumuzu
doyurur ezanların gür sesi
En
güvenilir yerdir al bayrağın gölgesi
Baharın
müjdecisi ne kara kışlar gördük
Bayrağın
gölgesinde eğilmez başlar gördük
Ateş
selinde barut olmak kolay değildir
Gökyüzünde
bir ömür kalmak kolay değildir
Hilâlim
üstümüzde dalgalansın ebedî
İştiyakla
tutarız bizler bayrak nöbeti
Şayet
yere düşürse öpüp alna koyarız
Bayrak
için ölmeyi bahtiyarlık sayarız
O
bayrak inmeyecek, milletim emin olsun
Uğrunda
öleceğiz, zamana yemin olsun
Salip'i
derdest etmiş, hep yenmiştir hilâlim!
Bedelin
kanımızla ödenmiştir hilâlim!
M. NİHAT MALKOÇ